Tam bundan 148 yıl önce yani 21 Mayıs 1864'te, Çarlık Rusyasının baskısı ile Çerkezler tarihin en trajik sürgününe maruz bırakılmışlardır... 1.5 milyon insan sürülmüş, maalesef bunların on binlercesi sürgün yollarında ölmüştür. Bundan bir önceki Abhazya Cumhurbaşkanı Sergey Bagapş anlatmıştı bana; "Bizim yaşlılarımız hâlâ balık yemez" demişti. Abhazya'dan derme çatma teknelerle Karadeniz üzerinden Türkiye'ye sürülen on binlerce Abhaz'ın bir bölümü Karadeniz'in azgın dalgalarında kaybolmuş. 'Kaybolanları balıklar yemiştir' diye balık yemiyorlar. Türkiye'de yaşayan Çerkezler bu "yas günü"nü, bugün Beşiktaş'ta Dolmabahçe Camii önünde saat 15:30'da başlayacak bir yürüyüşle anacaklar. Sürgün anma etkinliğine herkesi katılmaya davet ediyorum. Çerkez nüfusun yüzde 80'i diasporada, diasporasının en büyük kısmı da Türkiye'de yaşıyor. Kafkas Dernekleri Federasyonu bir deklarasyon yayınladı. Bu deklarasyonu herkesin incelemesini tavsiye ediyorum. Gençliğin gücü 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, dün geçmiş yıllardan farklı bir formatta kutlandı. Etkinlikler kapsamında gündüz ve gece yürüyüşleri, fener alayları, konserler, kültürel ve sportif yarışmalar düzenlendi. Anma ve kutlamalar için yapılan etkinliklerin miktarı arttı. Kutlama ve tören şekillerinde değişikliğe gidildi. Sovyet Rusyasında ve Kuzey Kore'de, eskiden komünist Bulgaristan'da uygulanan törenlere bire bir benzeyen kutlama ve tören şekillerinden vazgeçildi. Bayramlar stadyumlardan çıkarılıp sokağa, meydana ve caddelere taşındı. Ancak 19 Mayıs üzerinden bir kutuplaşma ve hesaplaşma çıkarmak isteyenler de boş durmadı. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Kimse "bayramlardan vazgeçelim" demiyor. Bayramları '70 yıl öncesinden farklı kutlayalım' diyorlar. Resmî bayramları bile siyasete alet ediliyor. Yazık. Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle bir dizi gençlik programı düzenlendi. Gençlerin sorunları ve çözüm önerileri tartışılıyor. Dünya gençliğine bakıp gelecek için umutlanabiliriz. Son 1-2 yılda gençler dünyayı iyi yönde değiştirebilecek gelişmelere öncülük ediyorlar. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'yu derinden etkileyen 'Arap Baharı' gençlerin yönetip yönlendirdiği bir gelişme. Diğer yandan Amerika ve Avrupa'yı sarsan 'işgal et' hareketi bir gençlik hareketi ve bu hareket liberalizmin tahtını sallıyor. Yine dünyanın çeşitli yerlerinde gençlerin öncülük ettiği çevre örgütleri önemli sonuçlar alıyorlar. Mesela Japonya nükleer santrallerden vazgeçiyor. Yenilenebilir enerji herkesin gündeminde. Sürdürülebilir ekolojik tarım gençlerin ısrarı ile ilgi odağı oluyor. Kısacası 1970'lerde olduğu gibi 2010'lu yıllarda gençler dünyadaki önemli gelişmelere yön veriyor. Türkiye'deki gençlik dünyadaki gençlik kadar hareketli ve başarılı değil. Bizim gençliğimizin en büyük sorunu donanım eksikliği. Hayata hazırlanan gençlerimize nitelik kazandıramıyoruz. Gençlerimiz sadece genel kültür eğitimi alıyor. Mesleki eğitim çok yetersiz. Nitelikli meslek sahibi bireyler olarak hayata atılmıyorlar. Bu nedenle de çoğu işsiz kalıyor. Çünkü iş dünyasının ihtiyacı olan donanımdan, yoksun gençliğimiz. Bir tarafta iş dünyasının nitelikli eleman ihtiyacı var, diğer yanda işsiz gençlerimiz var. Ümit ediyorum ki orta vadede yeni 4+4+4 kademeli eğitim sistemi bu sorunu çözsün...