CHP değişecek mi?

CHP Kurultayı bugün başlıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP'nin iki gün sürecek olan kurultayında Türkiye ve dünyadaki gelişmelerin ışığında yeni bir açılımın gerçekleştirilmesi, yeni fikirler ve politikalar üretilmesini bekliyoruz. Ancak, mevcut tartışmalara bakılırsa sanki kurultay 'Parti Meclisi çarşaf mı, yoksa blok liste ile mi seçilsin' tartışmaları ile geçecek gibi. Böyle bir tartışma kurultayda da yaşanırsa yazık olur! Ana muhalefet partisinin kongresi liste savaşlarına değil, fikir savaşlarına sahne olmalı. Bu Kurultay CHP için tarihi bir fırsattır. CHP, bu kurultayda kendini sorgulamalı, yeni politikalar ve yeni fikirler üretmelidir. Dünyadaki Sosyal Demokrat partileri incelediğimizde, CHP'nin bugünkü haliyle 'Sosyal demokrat' bir çizgide olmadığı, daha çok 'muhafazakar' bir parti imajı sergilediği görülmektedir. Dışarıdan bakıldığında CHP bir devlet partisi görüntüsü vermektedir. CHP, AB ve demokratikleşme konusunda bayrağı AK Parti'ye kaptırmıştır. Bugünkü görüntüsü ile CHP; Kurulu düzeni ve statükoyu savunan, değişime karşı çıkan-direnen bir muhafazakar parti olarak algılanmaktadır. CHP'ye oy veren kitleler, değişim umudu için sandığa gitmişlerdir. Oysa bu parti, Mecliste fikir ve politika üretememekte, öneri ve yeni açılımlar getirememekte sadece eleştiri yapmaktadır. Sosyal Demokrat kimlik yıprandı CHP'nin toplumsal muhalefet için ekonomik, sosyal ve siyasal konularda yeni politikalar oluşturması gerekmektedir. Herkes merak ediyor; CHP'nin Güneydoğu Politikası, Kıbrıs Politikası, YÖK'e bakışı nedir? Demokratikleşme ve İnsan hakları konusundaki politikalarının mevcut devlet politikasından bir farkı var mıdır? Türkiye'nin iç ve dış sorunları ile ilgili CHP statükonun muhafaza edilmesinden yana mıdır, yoksa değişimi öngörüyor da dillendiremiyor mu? Mahalli İdareler Reformunun öncülüğünü yapması gereken bir Sosyal Demokrat Partinin "eyalet sistemini çağrıştırabilir" tehlikesini işaret etmesi insanı şaşırtıyor! Türkiye'de değişimin dinamosu olması gereken bir partinin her yeniliğe birtakım yersiz kaygılar ileri sürerek karşı çıkması onun sosyal demokrat kimliğine zarar veriyor. Derviş'in mektubuna dikkat Dünkü gazetelerde sayın Kemal Derviş'in CHP milletvekillerine yazdığı mektubu okudum. Sayın Derviş'in mektubunda kaleme aldığı tespitlerine katılmamak mümkün değil. Teşhisleri son derece yerinde. Önerileri ciddiye alınmalı. Derviş, "Özgürlükçülük ve modernleşmenin öncülüğünü başka partilerin yürüttüğü düşüncesi yerleşirse tarihi misyonumuzu taşıyamayız" diyor. Geç kalmış bir ikaz, çünkü bu düşünce toplumda yerleşmiş durumda, toplum bu konuda haksız da değil!.. Derviş'in önemsediğim başka bir ikazı da; "Partimizdeki tartışmalarda zaman, zaman çağdaş sosyal demokrasi çizgisinin dışında, bilime ve çağdaş dünyaya önem vermeyen, eskimiş, popülizmi solculuk, içimize kapanmayı milliyetçilik sanan bir söylemin gelişmemize engel teşkil ettiğini gördüm" şeklindeki değerlendirmesi. Bence, CHP'nin en önemli problemlerini teşhis eden bir ikaz bu. Sayın Derviş CHP'nin eski gücüne kavuşması için şu önerileri de gündeme getiriyor; "Toplumun tüm kesimlerine hitap eden, Türkiye'nin sosyolojik ve demografik yapısını dikkate alan, herkesin kişiliğine ve kimliğine saygı duyan, güçlü ve geniş tabanlı, vatandaşı kucaklayan, tartışma ve eleştiriden korkmayan, gençlere ve kadınlara ağırlık veren bir CHP" Bu önerilere aklı başında kim hayır diyebilir! CHP'yi geniş tabanlı hale getirmeye çalışan Sayın Baykal'ı 'eski tüfekler' suçlamışlardı. Kim ne derse desin dürüst ve namuslu kişiliği ve ülke çıkarlarını siyasi çıkarların üzerinde tutabilme vasfı ile Sayın Baykal şu anda soldaki en saygın liderdir. Bugün yapılacak kongre ile birlikte Baykal sonrasının mücadelesi için de düğmeye basılmıştır. Baykal sonrasının en güçlü adayı da Sayın Derviş'tir. Bu kurultayda CHP'nin, çok açık bir 'öz' eleştiri yaparak tarihi misyonuna ve sosyal demokrat kimliğine uygun bir çizgiye gelmesini diliyorum.