CHP "köşeye" sıkıştı

A -
A +

Geçtiğimiz yıllarda yüksek öğrenim hakkını kullanmak isteyen başörtülü kızların bu haklarını kullanmalarını sağlamak için TBMM'de yasal bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeye hem toplum hem de CHP hariç bütün siyasi partiler destek verdiler. 411 gibi çok yüksek bir oyla bu düzenleme Meclisten geçti. Yanına ordu ve yüksek yargı bürokrasisini de alarak CHP, bu düzenlemeye karşı çıktı ve iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüce Mahkeme askerlerin de baskısı ile düzenlemeyi iptal etti. Eğer CHP, o tarihte Anayasa Mahkemesine gitmeseydi veya yüce mahkeme baskılara direnebilseydi bugün böyle bir sorunumuz yoktu. Bu kararla birlikte bugün siyasi partilere, TBMM'ye "Baş örtüsü sorununu neden gündeme getiriyorsunuz" diye posta koyan, fırça atan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Yalçınkaya hemen harekete geçerek iktidar partisine kapatma davası açtı. Kapatma davasının dosyası incelendiğinde en çok baş örtüsü yasağını kaldırma çabasının gerekçe yapıldığı görülecektir. Kapatma davasından sonra AK Parti baş örtüsü yasağının kaldırılması konusunu geçici olarak gündeminden çıkardı. Bu sorunun çözümü için Türkiye'de yargı reformunun yapılması ve anayasanın önemli ölçüde yenilenmesi gereğine işaret ediyorlardı. Bu nedenle bu sorunu, ya CHP'yi ikna ederek çözmeyi ya da 2011 seçimlerinden sonraya bırakmayı düşünüyorlardı. Çünkü bu sorunun çözümünün önündeki tek ciddi engelin CHP olduğunu biliyorlardı. CHP'yi kendilerinin değil kamuoyunun ikna edeceğini, değişime CHP'nin karşı çıkamayacağını zannediyorlardı. Anayasa değişikliğine ilişkin referandum sürecinde CHP'nin yeni lideri meydanlarda millete "Baş örtüsü sorununu biz çözeceğiz" diyerek vaatlerde bulununca herkes umutlandı. Yeni lider Kılıçdaroğlu doğru söylüyordu; Gerçekten de bu sorunun çözümünün önündeki tek engel CHP idi. CHP'nin genel başkanı " bu sorunu biz çözeceğiz" dediğine göre bu engel kalkmış oluyordu. İtiraf etmeliyim ki; ben Kemal Beye inandım. Koltuğa yeni oturmuş, bir yıl sonra seçim var, CHP'yi iktidara taşımak istiyor. CHP'nin iktidar olabilmesi için değişime direnmek yerine değişimi hızlandırması ve zorlaması gerekiyor. İktidar partisinden daha özgürlükçü, daha demokrat olması gerekiyor. Kendi sabit tabanı ile iktidara gelemeyeceğine göre toplumun diğer kesimleriyle de kucaklaşması ve onların sorunlarına samimi çözümler önermesi gerekiyor... Kemal Beyin de böyle düşüneceğini ve düşüncelerini de samimi politikalara dönüştüreceğini zannettim. Referandum sürecinde genel aftan Kürt sorununa, baş örtüsünden seçim barajına kadar yeni çözümler dile getiren Kemal Bey herkesin dikkatini çekti. İyi bir rüzgâr topladı. Ama referandumdan sonra iktidar partisinin samimiyet testleri ile bu çıkışların sadece siyasi söylemden ibaret olduğu, Kemal Bey istese bile partisinin bu konularda samimi olmadığı ortaya çıktı ve balon söndü. Çünkü hepimiz fark ettik ki, Kemal Bey işe yanlış yerden başlamış. Önce partisine hâkim olacak, onları değişime ve Türkiye'nin kronikleşen sorunlarının çözümüne ikna edecek. Sonra çıkıp topluma mesaj verecek. Sadece CHP tabanının kaygılarını dikkate alarak politikalar üreten bir Kılıçdaroğlu, CHP'nin oylarını yükseltemez. Kemal Bey tabanın tepkilerini dikkate alarak bu ana kadar bir adım ileri iki adım geri attı. Bu görüntü toplumda samimiyetsizlik, güvensizlik algısı oluşturdu. Bugün CHP özgürlükler konusunda pazarlıkçı bir görüntü veriyor. Tüm bu nedenlerle Sayın Kılıçdaroğlu'nun önce CHP'yi dönüştürmesi gerekiyor. Tabanını ikna etmesi gerekiyor. Başbakan Erdoğan kendi tabanını nereden nereye getirdi. Onları ikna etti, inandırdı, güven verdi, sahici davrandı. Henüz kendi tabanını bile ikna edemeyen Kemal Bey, Türkiye'nin Kürt sorunu gibi, ileri demokrasi ihtiyacı gibi, ifade ve inanç özgürlüğü gibi, terör gibi can alıcı sorunların çözümü konusunda toplumunun geri kalan kısmını nasıl ikna edecek? "Baş örtüsünü biz çözeriz" diye ortaya çıkıp sonra restini gören iktidarın " Haydi çözelim" çıkışı ile çözüm için yeni şartlar ortaya süren CHP, inandırıcılığını kaybetmiştir. Bu sorunu gündeme taşıyan CHP maalesef köşeye sıkışmıştır. Bu sorunu çözmek için koşullar ileriye sürmek topu taca atmaktır. Ancak bazı illerde ilkokula giden kızlarının başını örterek okula göndermeye kalkanlar köşeye sıkışmış yasakçı zihniyete nefes aldırmaktan başka bir şeye yaramaz. Bu girişimlerde bulunanlar bilerek veya bilmeyerek CHP'nin değirmenine su taşımakta, sıkıştığı köşeden çıkması için eline kozlar, mazeretler vermektedir. Ülkenin orta öğretimde değil Yüksek öğretimde baş örtüsü sorunu vardır. Bu sorunun çözümü konusunda kamuoyunda iyimser bir hava varken ilkokul çocuğuna baş örtüsü takmak bu güzel havayı dinamitlemektir. Allah akıl versin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.