CHP kurultayı ve zorunlu koalisyon

A -
A +

CHP olağanüstü kurultayı dün yapıldı. Bu olağanüstü kurultay; CHP'nin kavgasız, gürültüsüz, düzenli ve planlı ilk kurultayı idi, herhalde. Biraz da "Arena" salonunun yapısı ve sağladığı imkânlar nedeniyle bir kargaşa yaşanmadı. Tertip komitesini kutlamak gerekiyor. Ancak kurultaydaki tek seslilik, hiçbir şeye itiraz etmeme, farklı görüş beyan etmeme ve birlik-beraberlik görüntüsü verme çabası çok sahici bir durum değildi. Kendimi sağ kulvarda siyaset yapan bir partinin kongresinde gibi hissettim. Genel Başkana kayıtsız itaat görüntüsü CHP'de rastladığım bir durum değildi. 'Tek sesli bir CHP dizayn etme' çabası vardı. PM üyelerini ve MYK'yı tek başına belirleyecek ve 3-4 ay sonra milletvekili adaylarının kim olacağına karar verecek bir genel başkana karşı beklenti içinde olan tüm delegeler 'çıt'ını çıkarmadı. Aslında zorunlu ve zorlama bir birlik ve beraberlik görüntüsü verildi. Milletvekili listeleri açıklanıncaya kadar bir kısım delege ve vekiller kılıçlarını kınında tuttu. Önder Sav ve Baykal ise seçim sonrasına kadar ellerini açık etmediler, kenardan seyrettiler. Salon doluydu, ilgi iyiydi. Ancak Kemal Bey tarihî bir konuşma yapmadı. Zaman zaman tempo düştü. Sayın Kılıçdaroğlu, her kesimin gönlüne hoş gelecek mesajlar vermeye çalıştı. Daha çok oy almaya yönelik bir konuşma yaptı. Ama Türkiye'nin temel sorunlarının çözümü konusunda önerilerde bulunmadı. Bazı temel sorunlara ya hiç girmedi ya da kenarından dolaştı. Temel sorun olarak yoksulluğa ve işsizliğe işaret etti. İşsizliği nasıl çözeceğini söylemedi. Yoksulluğu da sihirli formülü 'aile sigortası' ile çözeceğini belirtti. Kaynağı nasıl bulacağına da tatmin edici bir açıklama getiremedi. Yoksulluk ve işsizliğin yanında bu ülkenin en büyük sorunu demokrasi eksikliği. Sayın Kılıçdaroğlu beklenenin aksine sosyal demokrat bir lider olarak ülkenin demokrasi sorununa âdeta hiç girmedi. Bu ülkenin en önemli sorunu olan sivil-asker ilişkileri, Kürt sorunu gibi temel sorunlara girmedi. 'Kürt sorunu' ve 'Kürt' kelimesini ağzına almadı. Alevi vatandaşların sorunlarına girmedi. Başörtüsü sorununa hiç değinmedi. Bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri görmezlikten geldi. Konuşmada vaat çoktu. Ama YÖK, AYİM ve 'aile sigortası' dışında somut hiçbir çözüm önerisi yoktu. "Kayseri" iddialarından bahsetmedi. BDP'nin "iki dilli" sistem önerisine değinmedi. Konuşmasında slogan çoktu ama umut ve çözüm önerisi yoktu. Dikenli alanlara hiç girmedi. AB hedefi, Kıbrıs konusu, Kafkasya-Orta Doğu gibi dış sorunları pas geçti. CHP nasıl bir dış politika izleyecek? Öğrenemedik. İşin aslı iktidar kurultayından çok CHP'deki koltukları sağlama alma ve Kemal Beyin durumun emniyete alma kurultayı oldu. Koltuk kurultayı denilebilir. Kemal Bey salona Önder Sav tarafından genel başkan koltuğuna getirilmiş emanetçi bir genel başkan olarak girdi ama salondan lider olarak çıkamadı. Yaptığı PM listesinde bir tutam Savcılara, bir tutam Baykalcılara, (Eski genel başkan Baykal'a salon ilgi göstermedi), bir tutam Ecevitçilere, bir tutam Gürselcilere yer vermek zorunda kaldı. Adını da 'nezaketli denge listesi' koydu. Kısacası 'Benim listem' diyemedi. Liste tam bir koalisyon listesi. Listeye bakıldığında CHP delegelerinin ve CHP içindeki güçlerin, 6 aylığına CHP'yi Kemal Beye kiraladıklarını söyleyebiliriz. İyi ve yüksek kira öderse sorun yok ama seçimde başarılı olamaz ise seçimden hemen sonra kira kontratı iptal edilir. Milletvekili listeleri için ön seçim sözü verdi inşallah çarşaf liste sözü gibi unutmaz. Vaat ve slogan çoktu, tutarlı proje yoktu. Nezaketli dengeli bir liste ile genel başkan olunur ama dengeli liste lider olmanıza izin vermez. CHP'de yönetimsel bir değişim ve iktidar olma arzusu var. Ama kafaların değiştiğini, yeni CHP'nin çözümlerini gösteren bir emare yok. Doğu ve Güneydoğu'dan parti meclisinde 3 kişi var. CHP hâlâ buralara dönenememiş gözüküyor. Kurultaydan gerçek anlamda bütünleşmiş, kol kola girmiş bir CHP çıkmadı. Bu sağlanmadan iktidar olunamaz. CHP'de iktidar alternatifi olabilecek bir değişim ve dönüşüm henüz yok. Sadece iktidarı zorlama arzusu yükselmiş. Bu arada BDP'nin 'iki dilli sistem' önerisine Başbakan, Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı ve siyasetçiler gerekli tepkiyi gösterdi. TSK'nın, bu hassasiyetin gösterilmesine rağmen açıklama yapması yanlış. Herkes kendi asli işini yapsın yeter.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.