Anayasa değişiklik paketine ilişkin görüşmeler TBMM Genel Kurulu'nda devam ediyor. Başbakan işi sıkı tutuyor. İktidar partisi, muhalefetin tüm engellemelerine rağmen maddelerin 330 oy üzerinde geçmesi konusunda sorun yaşamıyor. MHP oylamalara katılıyor. MHP grubunun fire vermediğini göstermek ve sivil siyaset kanallarının açık olduğuna, TBMM'nin saygınlığına inandıkları için Genel Kurul'da bütün oylamalara katılıp, "Hayır" oyu kullanıyorlar. BDP'nin ne yaptığı belli değil. Oylamalarda bir madde hariç katılıp oy kullanmadılar. CHP'nin durumu en vahim olanı. Maddeler görüşülürken BDP ve MHP ile birlikte her türlü engellemeyi yapıyorlar. Ancak oylamalar esnasında Meclis Genel Kurulu'nu terk ediyorlar. Hiçbir CHP milletvekili oy kullanmıyor. Herhalde Baykal, CHP grubunda fire olabileceği endişesi taşıyor. Yoksa CHP açısından doğru ve makul olan Genel Kurul'a girip "Hayır" oyu kullanmaktır. AK Parti grubu kenetlenmiş durumda. 2 veya 3 kişi dışında fire verilmediği, bundan sonra da verilmeyeceği kesin gibi. Böyle devam ederse birinci tur görüşmeleri çarşamba günü bitecek gibi görünüyor. 2. tur oylamalara geçilmeden önce 48 saat ara verilmesi gerekiyor. Arada 1 Mayıs tatili de var. 2. tur görüşmelere 2 veya 3 Mayıs'ta başlanacak. Bu arada Sayın Baykal, AK Parti'nin fire vermesini sağlamak için her gün AK Parti milletvekillerine yeni bir çağrı yapıyor, onları dolduruşa getirmeye çalışıyor. Bundan sonra ne olur? Ben şahsen birinci tur görüşmeleri bitmeden özellikle salı veya çarşamba günü CHP'den yeni bir öneri bekliyorum. Aynı öneriyi AK Parti de bekliyor olacak ki, Sayın Cemil Çiçek, "Maddeler üzerindeki değişiklik tekliflerine açığız" diyor. Umarız ki samimi bir uzlaşma çıksın. Zayıf da olsa böyle bir umut taşıyorum ben. Neden ümitleniyorum? Çünkü özellikle CHP, AK Parti'nin 330'u bulmak gibi bir sorunu olmadığını gördü. Belli ki, paket 330'un üzerinde bir oyla geçecek. Ayrıca CHP şunu da gördü; AK Parti'ye en muhalif araştırma firmalarının yaptığı anketlerde bile referandumda "evet" oyları yüzde 60'ın altına düşmüyor. Hal böyle olunca CHP'nin önünde tek seçenek kalıyor; Anayasa Mahkemesi'ne koşarak referanduma gitmeyi engelleyecek bir karar çıkmasını sağlamak. İşte işin en zor ve bedeli en ağır kısmı da burada başlıyor. Öncelikle Anayasa değişikliğinde Anayasa Mahkemesi'ne gitmek için 110 vekilin imzası lazım. CHP'nin sandalye sayısı 97 olduğuna göre CHP dışında 13 vekilin desteğine ihtiyaç var. Hadi 6 imzayı DSP'den aldığını varsayalım, 7 eksik kalıyor. MHP prensip olarak Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesine hep karşı oldu. İlkeli bir tavır. BDP de aynı tavırda. Geriye bağımsızlar kalıyor. 7 imzayı bağımsızlardan tamamlamak "çantada keklik" bir iş değil. Diyelim ki, CHP 110 imzayı buldu ve Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Siyasi açıdan millete götürülmek istenen bir değişikliği engelleyen parti durumuna düşmek, CHP açısından ciddi bir risk. "Millet iradesinden korkan, millete sorulmasını engelleyen bir siyasi parti görüntüsü vermek" önümüzdeki seçimlerde CHP'ye önemli oranda oy kaybettirecektir. "12 Eylül Darbe Anayasasının değiştirilmesine karşıyım. Millete sorulmasına, milletin görüşünün alınmasına da karşıyım. Millete gidilmesini Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile engellerim" algısı oluştururlarsa bunun bedelini seçimlerde çok ağır öderler. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi'nin referanduma gidilmesini engelleme yönünde bir karar vermesi çok zayıf bir ihtimaldir. Anayasa Mahkemesi açısından 367 oyla Meclis'ten geçen bir yasayı herhangi bir gerekçe bularak iptal etmek, referanduma giden bir yolu kapatmaktan daha kolaydır. Anayasa Mahkemesi millet iradesine başvurmayı, millete gitmeyi engellemez. "Yüce Türk Milleti adına" karar veren mahkeme kendi meşruiyce Türk Milleti adına" karar veren mahkeme kendi meşruiyetinin kaynağı olan millet iradesine başvurmayı engeller duruma düşmek istemeyecektir. Ayrıca CHP'nin başvurusu ile Anayasa Mahkemesi referanduma gitmeyi engellerse bu sonuç siyasi olarak AK Parti'ye önemli kazanımlar sağlayacaktır. CHP, kendi eliyle AK Parti'nin değirmenine su taşımış olacaktır. Seçimlerde millet değişimin önünde engel olarak gözüken CHP ve yargı blokunun aşılması için AK Parti'ye daha fazla vekil verecektir. Bu hususların tümünü iyi bildiğini zannettiğim CHP yönetimi Anayasa Mahkemesi'ne gitmemek için her yola başvuracak ve son dakika da olsa uzlaşmayı deneyecektir. CHP, ne yapıp yapıp Anayasa Mahkemesi'ne gitmemeli, uzlaşmayı zorlamalıdır. Bunun sonundaki yollar CHP için büyük felakettir.