TBMM'de 411 vekilin iradesiyle üniversitede başörtü yasağını kaldıran düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'nin iptal etmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın bu düzenlemeyi de gerekçe göstererek iktidar partisine kapatma davası açmasının ardından AK Parti, baş örtüsü sorununu geçici olarak rafa kaldırmıştı. Yeni bir sivil anayasa yapılmadan bu konuyu gündeme getirmeyi de düşünmüyorlardı. Yeni bir anayasayı da 2011 seçim takviminde topluma anlatıp eğer gerekli desteği alabilirlerse seçimden hemen sonra gündeme taşımayı hedefliyorlardı. Ama CHP'nin yeni lideri referandumda meydan meydan dolaşarak, "Baş örtüsü sorununu biz çözeriz" iddiasında bulundu. CHP'nin yeni liderinin Türkiye'nin kronik sorunlarına ilişkin çözüm önerileri getirmesi kamuoyunu heyecanlandırdı... Hepimiz zannettik ki, Sayın Kılıçdaroğlu bu önerileri ortaya atmadan önce CHP'nin içinde tartışmış, karara bağlamış ve parti politikası hâline getirerek topluma duyurmuş. Bu önerilerin iki hedefi olabilir dedik. Birinci hedefi; ülkenin kangren hâline gelen sorunlarını bitirmek için yeni lider ve yeni CHP samimi çözüm önerileri getirir ve toplumla kucaklaşır. İkinci hedefi CHP'nin oyunu artırmak için her çözümü önerip uygulamaya gelince sahadan kaçmak gibi bir Şark kurnazlığı olabilir. CHP lideri üç ay boyunca, "baş örtüsü sorununu biz çözeriz" derken hiçbir şart ileri sürmedi. Hiçbir ön şarttan bahsetmedi. "İktidar partisi" şunları yaparsa-şunları garanti ederse bu sorunu çözeriz" gibi bir yaklaşım sergilemedi. Açıkçası, bizler de bu sorunun çözümünü seçimden sonraya bırakmış olan iktidar partisine yüklendik. Dedik ki; "Kardeşim eskiden bu sorunun çözümünün önünde tek engel kalmıştı. O engel CHP idi... Şimdi o engel de kalktı. CHP'nin yeni lideri 'çözelim' diyor. Ne duruyorsunuz?.." İktidar partisi ise "Bunlar samimi değiller" karşılığını verince "Peşin hükümlü olmayın" dedik. Hem medya hem CHP, AK Parti'yi köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Referandumdan sonra AK Parti, "Madem çözelim diyorsunuz, hodri meydan" diyerek CHP dahil herkesin kapısını çaldı. Aslında bu girişim özellikle CHP için bir samimiyet testiydi. CHP bu testte başarısız oldu. Gerçek niyeti ortaya çıktı. Sayın Bahçeli CHP'nin bu tutumu için; "Baş örtüsü sorununu biz çözeriz, diyerek ortalığa atılmak ve meselenin akıbetini, YÖK ve seçim barajına bağlamak aslında baş örtüsü sorununu çözmemek için oluşturulan Şark kurnazlığıdır" değerlendirmesinde bulundu. Sizce haksız mı? Üniversiteye gitmek isteyen başörtülü bir genç kıza hakkı olan bir özgürlüğünü bahşetmek için şartlar ileriye sürmek siyaseten ahlakî bir tutum mudur? "Özgürlüğünü şu şartla veririm" diyen pazarlıkçı bir anlayışa demokraside yer yoktur. Anlaşılan odur ki, CHP lideri önce partisine hakim olacak, partisini yönetebilecek hâle gelecek sonra Türkiye'yi yönetmeye talip olacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açıklamasına sessiz kalan Kılıçdaroğlu'nun, 27 Nisan e-Muhtırasına sessiz kalan o günkü CHP lideri ile bir farkı kalmamıştır. Baş örtüsü sorununun çözümünü gündeme getirip sonra da ipe un sererek uzlaşmaya yanaşmayan CHP'de hiçbir şeyin değişmediğini, lideri değiştirmenin bir anlamı olmadığını, kafaları ve politikaları değiştirmeden lider değişikliğinin çözüm olmadığını gördük. Kısacası CHP'de Kılıçdaroğlu'nun koltuğu kapmasından başka değişen bir şey maalesef yok. CHP bildiğiniz eski CHP...