Son bir haftadır ana muhalefet partisinde yaşanan gelişmeleri kamuoyu ibretle izliyor. Bu gelişmeler insanları siyasetten soğutuyor, sivil siyasete ve siyasetçilere güveni azaltıyor. Bundan beş ay önce, yıllarını CHP'ye vermiş, CHP'yi baraj altından çıkarıp yüzde 20 bandının üzerine taşımış olan Deniz Baykal ahlaksızca bir darbe ile koltuğundan indiriliyor. Onu o koltuktan indiren güç yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nu getiriyor. Baykal'ın yolcu edilme sürecinde, onun en yakın arkadaşı ve sırdaşı olan Önder Sav, Baykal'a kapıları kapatıp Kemal Bey'in koluna girerek onu yeni Genel Başkan yaptırıyor. 40 yıllık dostluğa ve yol arkadaşlığına ihanet ediyor. Bu vefasızlığa Baykal çok üzülüyor. Önder Sav'ın sayesinde Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu da bulduğu ilk fırsatta Sayın Sav'ın Baykal'a yaptığını Önder Sav'a yapıyor. Siyasette ilke, vefa, samimiyet, dürüstlük, yol arkadaşlığı denen tüm ilkeler toplumun gözü önünde yerle bir ediliyor. Birbirlerine bu ayak oyunlarını, numaraları yapan bu siyasetçiler dönüp millete, "Bize seni yönetme yetkisi ver" diyorlar. Hiçbir şey olmamış gibi pişkince halktan oy talep edecekler. Peki bu halk siyasi çıkarı ve koltuk sevdası için en yakın yol arkadaşını yeri geldiğinde arkadan hançerleyen bu siyasetçilere ülkeyi teslim eder mi? Zannetmiyorum, bu millet bu yaşananları unutmaz. Bu siyasetçiler ağızlarını her açtıklarında dürüstlükten, samimiyetten söz ediyorlar. Ama son bir haftada yaşananlar dürüstlük abidesi diye takdim edilen bu siyasetçilerin ne kadar dürüst olduğunu millete gösterdi. Sayın Kılıçdaroğlu ekranda halkın gözünün içine baka baka "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen yazılı ihtardan haberim yok" dedi. Şimdi Önder Sav'ın açıklamalarından anlıyoruz ki Kemal Bey doğruyu söylememiş. Yine Önder Bey'in açıklamalarına göre, Sayın Genel Başkan, Grup Başkanvekilleri ve parti yöneticileri ile bir araya gelip Cumhuriyet resepsiyonuna katılıp katılmamayı tartışmış. Bu tartışma "katılmayalım" kararı ile sonuçlanmış. Grup Başkanvekili Muharrem İnce de ikinci gün bu kararı medya ile paylaşmış. Basın mensupları bu açıklamayı Kılıçdaroğlu'na sorunca "Resepsiyona daha çok var. Henüz parti olarak katılmama gibi bir kararımız yok" dedi. Sayın Sav, Kemal Bey'in bu konuda doğru söylemediğini belirtiyor. Bu iki açıklamasının kendisinde hayal kırıklığı oluşturduğunu vurguluyor. Kemal Bey Sav'ın bu açıklamalarını henüz yalanmadığına göre gerçekten kamuoyuna yalan mı söyledi? CHP'de son duruma bakılırsa, Sayın Kılıçdaroğlu bir zamanlar Deniz Bey'in CHP'de kendisini tek yetkili hale getirmek için hazırladığı antidemokratik tüzüğe sarılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yardımı ile Önder Sav ve ekibini tasfiye etti. Önder Sav ve ekibinin CHP'deki etkinliğinin azalması CHP'nin hayrına olabilir. Ancak demokrasi istediğini her fırsatta öne süren Kılıçdaroğlu'nun bu antidemokratik tüzükle partisini genel seçimlere taşıması mümkün değildir. Sayın Kılıçdaroğlu CHP tabanında yeterli desteğe sahiptir. Tabandan destek alan bir lider kurultay yapmaktan korkmamalıdır. Kılıçdaroğlu çok kısa süre içinde kurultayı toplayıp liderliğini kurultayda perçinleyerek seçimlere gitmelidir. Aksi takdirde Sayın Sav'ın Genel Başkan yaptığı bir lider olarak kalacaktır. CHP'de kurultay yapılmadan sular durulmaz. Bugün durulsa milletvekili adayları tespit edilirken yine arıza çıkar. Sayın Baykal'ın öngördüğü antidemokratik tüzükle liderliğini sürdürmeye Kılıçdaroğlu tenezzül etmemelidir. Ederse seçimde bedelini öder. Antidemokratik bir tüzüğün sağladığı imkânları kullanarak ve eski genel sekreteri tasfiye ederek lider olunmaz. Tabanın ve delegenin desteğini alıp öyle ortaya çıkması kaçınılmaz. Kemal Bey "Yeni CHP" kavramını sadece MYK'nın değişmesi olarak tanımlıyorsa değişen bir şey olmayacaktır. Yöneticileri değiştirerek CHP değişmez. Ayrıca, CHP'de değişimin önündeki tek engel Önder Sav değildi zaten. "AK Parti'den sağ seçmenden birkaç puan koparmak için ne yapabiliriz" mantığı değişmeli. "AK Parti'den daha fazla değişimi nasıl zorlarız" mantığı hakim hale gelmez ise kişileri değiştirmek anlamsız kalır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Genel Sekreterliğe yeni getirdiği Süheyl Batum, Önder Bey'den daha farklı bir çizgiyi mi temsil ediyor? CHP'deki tüm gelişmeler Deniz Bey'in çıkarına hizmet ediyor.