Başbakan Erdoğan'ın 'Görünen o ki yeni Cumhurbaşkanını Meclis seçecek. Kimse kendi adayını dayatmasın. Ben de uzlaşma arayacağım. (Tek bir aday getirmesin) dediler, onu da yaparız. Anayasa'daki şartlara haiz adaylarda uzlaşı ararız' söylemi gazetelere yansıdı. Başbakanın bu açıklaması üzerine CHP Lideri Baykal dün hemen karşılık verdi. Nasıl bir Cumhurbaşkanı istediğini tekrarladı, uzlaşmadan bahsetti. Dinlerken mest oldum. Ama hemen bu güzel dileklerin arkasından uzlaşma çağrısı yaptığı Erdoğan'ı tahrik etmeye, germeye devam etti. Baykal 'Başbakan bu süreçte hata yaptığını anladı. Gecikmiş olsa da gerçeği görmüştür' tarzındaki ifadeleri ile aslında 'Bak benim dediğim noktaya getirdim seni, sen de bunu anladın' demeye getiriyor. Uzlaşma arayacağını beyan eden Başbakan Erdoğan'ı yine tahrik etmeye başladı. Bazı gazetecilere verdiği demeçte Baykal, 'Erdoğan bize 3 isim getirecekse bunun adı uzlaşma olmaz' demiş. Peki ne yapsın, nasıl hareket etsin' 'Hiçbir isim telaffuz etmeden bizimle masaya otursun.' Olur, masada pazarlık mı yapacaksınız' Baykal 'Erdoğan, Gül ve Arınç dışında herhangi uygun bir AK Parti'liyi Başbakan bize Cumhurbaşkanı adayı olarak getirse idi sorun olmazdı, kabul ederdik' diyordu. Ben o zaman Baykal'ın bu düşüncesinde samimi olmadığını, Başbakan Erdoğan, Sayın Şener dahil CHP'ye kimi önerirse önersin CHP'nin bir AK Parti'linin cumhurbaşkanı olması konusunda asla uzlaşmayacağını söylemiştim. Baykal'ın dünkü açıklamaları beni haklı çıkardı. Baykal kriz peşinde Baykal, Erdoğan'ın seçimden sonra ülkeyi germemek, Cumhurbaşkanlığı seçimini bir sorun olmaktan çıkarmak için kendisi, Sayın Gül ve Bülent Bey'in dışında herhangi bir AK Parti milletvekilini Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterebilecek noktaya geldiğini gördü. Hemen apar-topar dün bir basın toplantısı yaparak 'Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki tartışmalar nedeniyle yeni cumhurbaşkanı adayının siyasi kimliği olmamalı' dedi. Buyurun size Baykal'ın çıkarmaya hazırlandığı yeni bir kriz. Yeni cumhurbaşkanı siyaset dışından biri olmalı imiş. Neden 'Meclise gelecek 550 milletvekilinin içinde Anayasa'nın ilkelerini içine sindirmiş, dürüst, ilkeli ve seçildiğinde tarafsızlığını koruyabilecek bir Allah'ın kulu olmayacak mı' Siyaset kurumunu, siyasi partileri aşağılayan bir tutum değil mi bu yaklaşım tarzı' Rahmetli İnönü, Özal ve Demirel'in siyasi uzantısı yok muydu' Çok uzağa gitmeyelim, siyasi uzantısı olması için illa da bir siyasi partiye üye olmak gerekmiyor. Baykal diyor ki; 'CHP olarak seçimde 370 sandalye elde etsek de ben bu sözlerime sadık kalacağım.' Güldürmeyin insanı. 370'i bırak 150-170 milletvekilini aşamayacağınızı siz de biliyorsunuz. Baykal'ın ve onunla birlikte hareket eden çevrelerin cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda tek projeleri var. O projenin hedefi; AK Parti'li birinin Cumhurbaşkanı olmasını ne pahasına olursa olsun engellemek. Uzlaşma falan filan tarzındaki söylemler laf-ı güzaf. AK Parti'ye önerim Meclis dışından birisinin Cumhurbaşkanlığına evet demektense CHP'li bir milletvekilinin Cumhurbaşkanı olmasına evet demek demokrasiye daha uygun bir tavırdır. Yeni krizimizin adı 'Cumhurbaşkanı Meclis dışından biri olsun' Hepimize hayırlı olsun. Tanıdığım Baykal bu işi tekrar krize dönüştürecek beceriye sahiptir.