Çok yorulduk

A -
A +

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başladığı Şubat 2007'den bu yana hem biz, hem de ülkemiz çok bunaldık-çok gerildik. Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları, o meşhur "367 kararı", "27 Nisan e-muhtırası" ardından 22 Temmuz genel seçimleri. Seçimden hemen sonra cumhurbaşkanlığı seçimi... 22 Temmuz seçimi aslında tüm sorunlarımıza cevap veren sonuçlar verdi. Temmuzun sıcağında çok yüksek bir katılım oldu. 7-8 parti Meclis'e girdi. Tüm siyasi görüşlerin Meclis'te temsil edilmesi imkânı yakalandı. Biriken tüm gerilimler seçim sonuçları ile boşaldı zannettik. Seçimden ülkemizin ihtiyacı olan güçlü bir iktidar çıktı. Siyasi istikrar yakalandı. Ama biz iktidarı-muhalefeti, yargısı ve basını ile bu fırsatı değerlendiremedik. İktidar partisinin yakaladığı bu önemli siyasi destekle AB reformlarını, ekonomiyi ve çağdaş bir anayasa hazırlama gayretinden başka bir şeyi düşünmemesi gerekirken, olanları izledik. Muhalefet partileri, özellikle de CHP, TBMM'nin yasama faaliyetlerini engellemek için her yola başvurdu. Bir parti 100 kez anayasa mahkemesine gider mi? 22 Temmuz seçim sonuçlarını hazmedemeyen bazı çevreler Türkiye'deki siyasi istikrarı bozmak, karışıklık oluşturmak için çetelerle el ele vererek birçok siyasi cinayetler işlediler. Hrant Dink cinayeti, Rahip Santaro cinayeti, Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması gibi eylemlerin çıkış noktası 22 Temmuz seçim sonuçları ile cumhurbaşkanlığı seçimini içine sindiremeyen, kabullenemeyen çevrelerin organize gayretleridir. Türkiye'nin AB yoluna taş koymak isteyenler, millet iradesi ile sandıktan çıkamayacaklarını gören siyasetçiler, mevcut iktidardan arzu ettikleri ayrıcalık ve imtiyazları koparamayan iş adamları, AB reformları ve yeni anayasa hazırlıkları yüzünden imtiyazlı pozisyonlarını ve güçlerini kaybetmekten korkan bürokrasi el ele verip maalesef 1.5 yılda bize ve ülkemize kâbus dolu günler yaşattı. Milleti sokağa dökmek istediler ama millet peşlerinden gitmedi, oyunlarına alet olmadı. Sonra son çare olarak yargıyı kullanmak istediler. Yargı da millet vicdanına uyarak buna kısmen de olsa izin vermedi. Yüce mahkemeden iktidar partisi ile ilgili çıkan karardan sonra, nerede ise dört aydır stok etmiş bir araba gibi duran günlük ekonomik hayat tekrar harekete geçti. Şu anda her şey normale döndü. Fitne-fesat başarılı olamadı. Hepimiz derin bir "Oh" çektik. Birazcık dinlenmek istiyoruz. Çok yorulmuş olanlara tavsiyem Karadeniz turuna çıkmalarıdır. Ben öyle yaptım. Karadeniz'den izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.