Çözümün adresi Meclis

A -
A +

Türkiye katılım oranının yüksek olduğu ve temsilde adalet ilkesinin en üst düzeyde gerçekleştirildiği örnek bir seçim süreci yaşadı. Seçimden sonra yüzde 50 oy alma başarısını gösteren Başbakan Erdoğan balkon konuşmasıyla siyasi tansiyonu düşürdü ve uzlaşma ile yeni bir anayasa yapılacağı müjdesini verdi. Her şey çok iyi giderken, iktidar partisi yüzde 50'nin keyfini yaşayamadan YSK'nın Hatip Dicle kararı, mahkemelerin Ergenekon ve KCK sanıklarından milletvekili seçilenlerle ilgili tahliyelere ret kararı sevinçleri kursaklarda bıraktı. Türkiye bir krizin eşiğine geldi. Bugün saat 15 00'de TBMM'de yemin töreni var. Bir taraftan CHP, diğer taraftan BDP tutuklu vekiller tahliye edilmez ise yemin törenine katılmayacaklarını açıkladılar. BDP'yi anlayabiliyorum da ana muhalefet partisi CHP'yi anlayamıyorum. Kemal Bey her gün farklı bir şey söylüyor. Köşe yazarlarının verdiği akla uyarak hareket ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu, partinizin yol göstericisi 'Bir Bilen Sabih' bile "Mevcut yasalarımıza göre Ergenekon sanıkları milletvekili seçilseler de Meclis'e giremezler. Mahkemeler bunları serbest bırakmaz" ikazlarını yaptığı ve birçok hukukçu da uyarılarda bulunduğu halde Ergenekon sanığı bu arkadaşları neden milletvekili adayı yaptınız? Aynı soruyu BDP Lideri Selahattin Demirtaş'a da soruyorum: Sizler de halihazırdaki mevcut yasaların buna izin vermediğini bal gibi biliyordunuz. Buna rağmen sanki başka aday yokmuş gibi davası devam eden tutukluları aday gösterdiniz. Bugün sayenizde hukukla siyaset karşı karşıya geldi. Bu krizin sorumlusu sizlersiniz. YSK da maalesef size yardım etti. Şimdi sayenizde ağız tadı ile seçimin sonucuna sevinemez hale geldi, millet. Bu sorunun muhatabı kimdir? Herhalde iktidar partisi değildir. Milletten yüzde 50 oy almış bir parti böyle bir krizi ister mi? Muhatabınız yargıdır. Siz herhalde iktidarın mahkemelere baskı yapmasını istemezsiniz. Siyasetin yargıya müdahalesine hepimiz karşıyız. Mahkemelerin kararlarını değiştirmesi için Meclis'teki yemin törenine katılmamak yargıyı baskı altına almak değil midir? Bu tutumla siyaset yargıya müdahale etmiş olmuyor mu? Bu krizden çıkışın yolu Meclis'e gelip demokratik bir mücadele vermektir. Sorunların çözüm yeri sokak değil Meclis'tir Meclis'e gelinir; Meclis çalıştırılır, gerekli yasal düzenlemeler hızla yapılarak sorun çözülür. Bunun dışındaki yollar iyi niyetle sorumlu siyasetle bağdaşmaz. Yasama organı olan Meclis ve onun üyesi milletvekilleri yasalar yapar, yasaları değiştirir. Mahkeme kararlarını değiştiremezler. Amaç üzüm yemekse Meclis tatile girmeden bu Meclis çatısı altında hallolur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.