Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte BM 65. Genel Kurul görüşmeleri için gittiğimiz New York gezisi sona erdi. 9 günlük çok verimli bir gezi oldu. Başlangıçta "9 gün ne yapacağız, süre çok uzun" diyorduk ama bütün günler dolu dolu geçti. Cumhurbaşkanı Gül, BM Genel Kurulu'nda heyeti ile birlikte dostlarımızı sevindiren düşmanlarımızı kıskandıran harika işlere imza attı. Öncelikle hemen hemen her gün ABD'nin önde gelen gazete ve televizyonlarına mülakatlar vererek, İsrail lobisinin ABD kamuoyunda oluşturmaya başladığı 'Doğuya kayan Türkiye' imajını değiştirme, İran nükleer krizi, İsrail- Filistin sorunu, Irak'ın geleceği, Mavi Marmara krizi ve Türkiye - İsrail ilişkilerinin geldiği nokta konusundaki Türkiye tezlerini aktardı. Bu konuda güzel sonuçlar da alındı. Bir hafta boyunca Türkiye ABD medyasında önemli bir yer buldu. Cumhurbaşkanı, ABD'nin önde gelen yatırımcıları ile bir araya geldi. Onları Türk ekonomisinin geleceği ile ilgili bilgilendirdi, güvenceler verdi ve Türkiye'ye yatırıma davet etti. Diğer yandan Genel Kurul'da üye ülkelerin takdirini kazanan konuşmalar yaptı. Başkan Obama dahil bir çok ülkenin hükümet veya devlet başkanı ile ikili önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Sadece Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun 88 görüşme yaptığını biliyoruz. Dünyada Türkiye'nin öneminin arttığını net bir biçimde gördük. Hatta program yoğun olduğu için bazı ülkelerin görüşme talepleri karşılanamadı. Türkiye küresel ölçekte inisiyatif alan veya bir inisiyatif girişiminde bulunan ülkelerin, yanında görmek istediği bir ülke haline gelmiş. Diğer taraftan çoğu uluslararası problemde Türkiye, öncü rol üstlenen bir ülke konumunda. BM dahil uluslararasaı örgütlerde Türkiye'nin ağırlığı artmış durumda. Ayrıca Türkiye diplomasi üslubunu geliştirmiş, insanlığın tüm ortak sorunları ile ilgili bir ülke. New York'ta Türkiye'ye büyük bir ilgi vardı. Türkiye'nin canlı ekonomisi, kendine olan özgüveni ve giderek iyileşen demokrasisi tüm dünyanın dikkatini ve ilgisini çekmiş durumda. ABD'den dönüş yolunda Sayın Cumhurbaşkanı ile sohbet etme imkânı bulduk. Türkiye'de yaşanan tüm tartışmaları sorduk. Bulunduğu makamın ve taşıdığı sorumluluğun izin verdiği ölçüde samimi cevaplar aldık. Detayları gazetelerde var. Sayın Cumhurbaşkanı gazetecilere açılan yüzlerce davadan rahatsız. Şiddet içermediği sürece ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına şiddetle karşı. Bu sorunu ajandasının öncelikli konuları arasına kaydetmiş. Sorunun çözümü ile yakından ilgilendiğini hissettim. Görev süresinin tartışılmasından rahatsız, konuşmak istemiyor. 'Ben işimle ilgileniyorum' diyor. Polemik konusu hâline gelmesini istemiyor. Başkanlık sisteminin bilerek tartışılmasından yana. Atamaları, siyasi görüş- yaşam biçimi gibi konulardan ziyade yeterlilik esasına dikkat ederek yaptığını vurguladı. Cumhurbaşkanı tüm meselelerde tercihini demokrasiden yana yapıyor. Dışarıdan bakıldığında Türkiye'nin tek önemli sorunu var, terör ve terörün istismar ettiği Kürt sorunu. Türkiye bu sorunu da çözerse uçacak.