Cumhurbaşkanı ve terörle mücadele

A -
A +

Ankara'da liste savaşlarının ve her türlü siyasi entrikanın yaşandığı saatlerde, Güneydoğu'dan gelen acı haber; yüreklerimizi dağladı, ciğerimizi yaktı. Bölücü örgüte mensup hainler, Pülümür'ün Kocatepe Köy Karakolu'nu bastı. 7 kahramanımızı şehit verdik. Bu kahpe tuzağı hazırlayan hainleri ve yandaşlarını lanetliyoruz. Sanmasınlar ki; yanlarına kâr kalacak! Sanmasınlar ki; şehitlerimizin kanları yerde kalacak! Ancak bu baskınla ilgili aklıma takılan birçok cevabını bulamadığım soru var. O soruların cevaplarını araştıracağım, ilgili kurumlara soracağım ve ulaştığım bilgileri sizlerle paylaşacağım. Terör ne zaman tırmanır? Terör, iklim ve arazi şartlarının uygun olduğu mevsimlerde, ayrıca siyasi konjonktürün uygun olduğu zamanlarda tırmanır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin Parlamento çatısı altında çözülmesini engelleyip, meseleyi mahkemeye taşıyanlar bugünkü siyasi istikrarsızlığın baş sorumlularıdır. Seçim platformuna girmiş bir ülkede hangi hükümet, hangi Meclis, terörle mücadelede kararlılık gösterebilir, iradesini ortaya koyabilir? Herkes seçim derdinde. Şöyle bir düşünün; Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine müdahale edilmeseydi, bu Meclis Cumhurbaşkanı'nı seçseydi, seçimler de Sonbahar'da yapılsaydı ne olurdu? Bugün Çankaya'da vekaleten değil, Meclis'in seçtiği bir Cumhurbaşkanı ve programını, siyasi ve ekonomik istikrarı devam ettiren kararlı bir hükümet olacaktı. Sonuçta, tüm kurumlar terörle mücadeleye katılacak, her kurum üzerine düşeni yapacaktı. Ama öyle olmadı. Meclis'in kararına müdahale edildi. Meclis seçim kararı almak zorunda bırakıldı. Her gün şehit cenazeleri geliyor. Nerde ülkenin kurumlarını koordineli çalıştırmaktan sorumlu Sayın Cumhurbaşkanı? İnsanımızın yüreğine, "rejim tehlikede, laiklik elden gidiyor" korkusunu her fırsatta salanlar nerdeler? Neden susuyorlar? Yetkililer neden susuyor? Rejimin filan elden gittiği yok. Rejim sapasağlam yerinde duruyor, durmaya da devam edecek. Ama ülke elden gidiyor. Bu ülke için ilk ve en önemli tehdit, ayrılıkçı terör ve bölücülüktür. Terörle, bölücülükle mücadele etmesi gereken kurumlar vakitlerini, enerjilerini, mitingler planlamaya, siyaset mühendisliğine, yüce mahkemeye ve yüce meclise müdahalelere ayıracaklarına, asli görevlerine ayırsınlar. Her gün şehitlerimiz geliyor, ülkenin Genelkurmay Başkanı, üç aydır feryat-figan terörle mücadele konusunda mesajlar veriyor. Türkiye, sınır ötesi bir operasyon yapılsın mı, yapılmasın mı meselesini tartışıyor. Sayın Cumhurbaşkanın da "tık" yok. AB ile müzakerelerin en kritik safhalarında, Kıbrıs meselesinin görüşüldüğü kritik dönemlerde, 1 Mart tezkeresinin tartışıldığı günlerde yine Çankaya Köşkü kapılarını ve duvarlarını kapatmış, tek kelime etmemiş, tek icraatta bulunmamıştı. Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal çıkarları ile ilgili meselelerde Sayın Sezer 7 yıl boyunca suskun ve eylemsiz kaldı, kalmaya devam ediyor. Kendilerine düşen görev; ülkemizin güvenliğini ilgilendiren bu terör belası ile ilgili acilen MGK'yı toplamak, basın yolu ile birbirine laf yetiştiren kurumların yetkililerini bir araya getirip, sorunu ve çözüm önerilerini bu anayasal platformda tartışmak ve çözüm önerileri geliştirip, bir tavsiye kararı çıkartmaktır. Madem ki Sayın Sezer, vekaleten de olsa Başkomutan sıfatını taşıyor, bu sıfatla devletin konu ile ilgili kurumlarını bir araya getirmek, her gün gelen şehit cenazelerine son vermek, anaların acılarını dindirmek için, güvenliğimizi tehdit eden terörle mücadele için koordinatör görevini üstlenmek durumundadır. Başkomutan sıfatı bu sorumluluğu veriyor, kendilerine. Sorumluluk mevkiinde olan herkes son 1 yıldır yaşanılan güç kavgasını-koltuk kavgasını bir kenara bıraksın, ülkenin problemleri ile uğraşsın. Enerji ve vakitlerini bu anlamsız kavgaya değil, memleketin başındaki terör belasına, işsizliğe, yoksulluğa, eğitimsizliğe çareler bulup, problemleri çözmeye ayırsın. Herkes önce kendi işini-sorumluluğunu adam gibi yerine getirsin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.