İsviçre'nin Davos kentinde, Dünya Ekonomik Forumu'na katılan Başbakan Erdoğan'ı televizyon programımıza konuk ettik. Söyleşide aldığım izlenimleri özet olarak sizinle paylaşmak istiyorum... Başbakan Nisan 2007'de, Cumhurbaşkanlığı seçimini mevcut parlamentonun gerçekleştireceğinin altını ısrarla çizdi. Başbakan, "3 Kasım 2002'de seçim yapılırken bu Meclisin beş yıl için seçildiği, Kasım 2007'ye kadar bu parlamentonun görev yapacağı, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de bu Meclisin görev süresi içerisinde olduğu biliniyordu. Bugün ne oldu da Cumhurbaşkanı bu Meclis seçmesin deniliyor!? Bu ifade bu Meclise saygısızlıktır. Kimsenin bunu söylemeye hakkı yoktur. Anayasa'da cumhurbaşkanlığı seçimin ne zaman yapılacağı, nasıl yapılacağı bellidir. Herkes Anayasa'ya uymak durumundadır. Bu Meclis ülkemize bugüne kadar çok hayırlı hizmetler verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimini de günü gelince başarı ile yapacaktır" diyor. Ayrıca Başbakan, "Acaba bugün benim yerimde CHP lideri Baykal olsaydı ve bu soruyu sorsaydınız nasıl bir cevap alırdınız?" diye bize soruyor ve bu soruya da,"Eminim benim verdiğim cevabın aynısını alırdınız" karşılığını veriyor. Başbakanın bu cevabına itiraz edemedim. Kendine göre haklı idi. Türkiye'de şu anda erken seçimi gerektirecek hiçbir sebep yok. Siyasi istikrar var, ekonomik istikrar mevcut, makroekonomik göstergeler gayet iyi. "Bugün seçim olsa nasıl bir siyasi tablo ortaya çıkar" diye tarafsız bir kamuoyu araştırması yaptığınızda bugünkünden farklı bir siyasi tablo ortaya çıkmadığına göre neden erken seçim yapacaksınız? Bazı çevrelerin ve muhalefetin buna verdiği cevap, "Erken seçimi bu mevcut parlamentonun Cumhurbaşkanını seçmesini engellemek için istiyoruz" tarzında. Bu cevap, bu talep makul, sağlıklı ve demokratik değil... Muhalefetin gerekçeleri tatminkâr mı? Ülkede siyasi istikrar bozulur, ülke ekonomik krize girer, hükümet "yürütme" görevini icrada acze düşer, iktidar halk desteğini yitirir, ülke hem siyasi yönden, hem ekonomik yönden hem de sosyal yönden kötüye gidiyordur, bu durumu engellemek için erken seçime gider, yeni parlamentoyu oluşturur ve güçlü bir hükümet kurarak bu kötü gidişi durdurursunuz. Elinizi vicdanınıza koyun, bugün bu gerekçelerden hangisi var, ortada? İşte size gerekçe; "Efendim bunların hiçbiri yok ama AK Parti'nin bu Mecliste çoğunluğu var. Bu Meclisle Cumhurbaşkanlığı seçimine gidersek AK Partili birisi, muhtemelen de Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir. Bunu önlemek için erken seçime gitmeliyiz." El insaf! AB ile müzakerelere başlamış bir ülkede, böyle bir demokrasi anlayışı olabilir mi? Yarın erken seçime gittiğinizde, AK Parti'nin tekrar, tek başına iktidar olmayacağını nereden biliyorsunuz? Daha önce AK Parti'nin iktidar, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olmasını engellemek için başvurulan antidemokratik yollar işe yaradı mı? Milletin 3 Kasım seçimlerinde bu antidemokratik dayatmalara, engellemelere nasıl bir cevap verdiğini ne çabuk unuttunuz? Eğer korkunuz Tayyip Erdoğan'ın veya bir AK Parti'linin Cumhurbaşkanı olması ise geçmiş olsun, korkunun ecele faydası yok. Bugünkü parlamento seçse de, bir erken seçim sonucu oluşacak yeni parlamento seçse de, Tayyip Erdoğan isterse, her iki halde de Cumhurbaşkanı seçilir. Eğer engellemek için antidemokratik yollara başvurursanız, kendi elinizle Tayyip Bey'in değirmenine su taşımış olursunuz. Bu millet haksızlığı sevmez, engellemeyi sevmez, mağdurun yanında yer alır ve sizleri de barajın altında bırakır. Eğer ülkemizde demokrasi varsa, eğer AB hedefimizde samimi isek tüm kişi ve kurumlar halk iradesine saygı duymak zorundadırlar. Halkın iradesi ile oluşan bir Meclise 'evet', onun seçtiği iktidara ve başbakana 'evet' ama bu Meclisin seçeceği Cumhurbaşkanına "hayır"! Bu mantığı hiç kimse, hiçbir anlayış kabul etmez. Yanlışta ısrar ederseniz millet sizi cezalandırır. Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminin gündeme erken gelmesinden rahatsız. Daha neredeyse 1.5 yıl var. Ülke gündemini bu mesele ile meşgul etmek çok da doğru değil. Öyle görünüyor ki, ülkemizde ve dünyada çok olağanüstü bir kriz olmadıkça (inşallah olmaz) Cumhurbaşkanlığı seçimini, mevcut parlamento yapar. Başbakan Erdoğan da arzu ederse rahatlıkla Cumhurbaşkanı olur. Bu ülkede Başbakanlık yapmış her liderin Cumhurbaşkanı olmasında hiçbir sakınca yok. Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olursa, rahmetli Özal gibi partisi yok olur mu? Buna inanmıyorum; AK Parti'de Abdullah Gül gibi kendisini ispatlamış, deneyimli, başarılı bir siyasetçi var. Partiyi sırtlanır ve götürür. Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.