Anlayabildiğim kadarıyla Ergenekon soruşturmasının temel hedefi; demokratik yollardan iktidarı ele geçiremeyen ve kurulduğu günden bu yana halk desteğini artırarak iktidarını sürdüren AK Parti'yi 'demokrasi-hukuk' dışı yolları kullanarak iktidardan uzaklaştırmak için bazı çevrelerin yaptığı-yaptırdığı eylem ve işlemleri ortaya çıkararak bu suçları işleyenleri adalete teslim etmek. Demokrasilerde iktidar seçim sandığı ile gelir seçim sandığı ile gider. Peki, siyasi tarihimizde böyle mi olmuştur? Hayır. 60 ihtilali, 12 Mart olayı, 80 ihtilali, 28 Şubat muhtırası... Bu girişimlerin hepsi, iktidarı antidemokratik yollardan devirmek değil midir? Türk siyasi tarihinde darbeler durup dururken olmamıştır. Kendisini ülkenin tek sahibi olarak gören elitler, iktidarın eline bir çerçeve vermişler, iktidar bu çerçeveye uyduğu sürece rahat bırakılmış, ancak bu çerçevenin dışına çıktığı gün alaşağı edilmiştir. Bu çerçeveyi hazırlayanlar, demokrasiyi, insan haklarını, ülke insanını dikkate almamışlar, 'ülkenin yüksek çıkarları aldatmacası' adı altında kendi çıkarlarını ve ayrıcalıklarını ve görünmez iktidarlarını sürdüren bu çerçeveye uymayan her iktidarı, bir yolunu bularak değiştirmişlerdir. 2002'de iktidara gelen AK Parti, Türkiye'nin yönünü AB'ye çevirmiş ve demokratik alanda birçok reformlar yapmıştır. Bu reformlarla kendisini ülkenin tek sahibi olarak görenler ayrıcalıklarını kaybetmeye başlamışlardır. Onaylamadıkları bir ismin Cumhurbaşkanı seçilmesi, AK Parti'nin darbe Anayasasını tamamen sivil bir anayasa ile değiştirme girişimleri bu çevreleri çıldırtmaya ve iktidarı devirmek için her yolu mübah görmelerine yetmiştir. Özellikle 22 Temmuz seçimlerinden sonra bu iktidarı demokratik yollardan devirmenin mümkün olmadığı beyinlere kazınmıştır. O saatten sonra 2004 yılında ve sonraki yıllarda başarısızlığa uğrayan darbe girişimleri tekrar ısıtılmaya başlanmıştır. Bu süreçte Ergenekon'un hedefi "darbe ortamı hazırlamak" olmuştur. Durup dururken darbe yapılmaz. Demokrasinin tehlikeye girmesi, ülkenin yönetilemez hale gelmesi gerekir. Ülke yönetilemez hale nasıl getirilir? Öyle suikastlar yapılır ki toplum ciddi travma yaşar. Alevi-Sünni çatışması çıkarılır. Kürt-Türk çatışması yaşanır. Halkı sokağa dökersiniz. Her köşede bir patlama olur. Hükümet ülkeyi yönetemez hale gelir. Parlamento kitlenir. 2005 sonu-2006 başından bu yana yapılmak istenen budur. Cumhuriyet mitinglerini organize edenler, Danıştay saldırısını planlayanlar, Dink cinayeti, Mersin'de bayrağımızın yaktırılması, Alevi dedelerine yönelik planlanan suikastlar, hepsi aynı merkezin darbeye zemin hazırlamaya yönelik oyunlarıdır.