Başbakan Erdoğan ile Almanya'ya hareket etmek üzere iken Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vefat haberini aldım. Türk siyasi hayatının renkli kişilerinden olan Erbakan'a Allah'tan rahmet dilerim. Türkiye'nin başı sağ olsun. Türkiye'ye ve Türk siyasetine adanmış koca bir ömürdü, dev bir çınardı Erbakan. Nefesinin son zerresine kadar siyasetin içinde oldu. Hastanedeki hasta yatağından bile siyaset denilen mekanizmayı kullanarak ülkesi için bir şeyler yapmaya çalıştı. Elindeki imkânlarla bir kenara çekilip 'neme lazım' demedi. Erbakan'ın siyasete girmesi Türk siyaseti açısından bir kırılma noktasıdır. Türkiye'de inanç özgürlüğünün önündeki devasa engelleri fark etmiş ve bu engelleri illegal yollara başvurmadan siyaset içerisinde kaldırmanın mücadelesini vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada, bu mücadelede başarıya ulaştığı ve bu mücadelenin meyvelerini de aldığı aşikârdır. Güya laik cumhuriyet olan Türkiye'de, laiklik ilkesi asla uygulanmamış ve batılı anlamda laiklik anlayışından beklenilen hiçbir şey yapılmamıştır. İnsanlar inançları nedeniyle fişlenmiş, sorgulanmış ve neredeyse yarım asır boyunca büyük bir baskı altında tutulmuştur. Bu alandaki ciddi sıkıntıyı sezen Prof. Dr. Necmettin Erbakan, batılı toplumlarda olduğu gibi insanların demokrasinin dışına çıkmadan, inançlarını özgürce yaşayabileceği bir Türkiye'nin oluşması için mücadele başlatmıştır. Bu mücadelede ciddi haksızlıklara, ciddi baskılara ve 28 Şubat post-modern darbesi gibi 'pespaye' muamelelere maruz kalmıştır. Kendisine ve yol arkadaşlarına yapılan bu sindirme ve baskı uygulamaları karşı tepkiye yol açmış ve bugün bu hareketten, 'Muhafazakâr Demokrat' olarak nitelendirilen AK Parti hareketi doğmuştur. Erbakan'ın takip ettiği siyasi çizgiyi yeni dünya anlayışı ile harmanlayan bu ekip Türkiye'yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak için 9 yılda çok önemli mesafeler almıştır. Erbakan'ı küçümsememek gerekir. Erbakan hareketi, Türk demokrasisi açısından ciddi bir kazanımdır. Eğer Erbakan olmasaydı inanç özgürlüğünü, demokrasi içinde legal yollarla yaşamamış kişiler illegal yollara sapabilirlerdi. Erbakan ve arkadaşları bu kitlelerin önüne düşerek; parlamenter rejim içerisinde, demokrasi dışına çıkılmadan İslam inancının gereğini bireysel olarak yaşamanın önündeki engellerin kaldırılabileceğini hem Türkiye, hem dünya, hem de diğer İslam ülkelerine gösterdiler. Eğer bugün Türkiye'de El-Kaide benzeri bir hareket yoksa bunu Erbakan ve yol arkadaşlarının demokrasiye olan inançlarına borçluyuz. Cami cemaatini memleket meselelerine duyarlı hale getiren de Erbakan'dır. Erbakan hareketi Türk demokrasisine çok önemli katkılar yapmıştır. Diğer taraftan Erbakan Hoca'nın bilim adamı kimliği Türkiye'de, muhafazakâr kesimin sanayiyle tanışmasını, sanayileşmeyi benimsemesini ve bu alana yatırım yapmasını temin ve teşvik etmiştir. Bugün Anadolu Aslanları olarak adlandırılan küçük ve orta ölçekli işletmelerin ilham kaynağı olan Erbakan ağır sanayiye de öncülük yapmıştır. Bugün savunma sanayimiz yurt dışına ihracat yapıyorsa ve genel ihracatımızın yüzde 77'si sanayi mallarından oluşuyorsa bunda da Erbakan Hoca'nın payını inkâr etmemek gerekir. Erbakan Hoca tarihte muhafazakâr ama ileri demokrasiye inanan, muhafazakârlıkla demokrasinin bir arada yaşayabileceğini ispat eden ve İslam dünyasının ilerlemesinin sadece petrolle doğalgazla değil sanayi ve teknoloji ile olacağını gösteren, anlatan, buna inanan bir insan olarak anılacaktır. Bu iki önemli özelliği hep ön planda olmuştur. Eğer bugün statüko ve vesayetin kökleri kurutulduysa bunda Erbakan Hoca'nın emeğinin olduğunu hiç kimse inkâr edemez. Ayrıca yetiştirdiği öğrencilerin Türkiye'yi getirdikleri bugünkü seviye göz önüne alınırsa Sayın Erbakan'ın ne kadar ileri görüşlü bir siyasetçi olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Siyaset yapma ve liderlik hırsı bazen aklın önüne geçebilir. Ama faydaları zararlarından daha fazla olan bir insanın zaaflarını tartışmak yersizdir.