Birileri Kürt vatandaşlarımızı kandırıyor, kandıramadıklarını da şiddet kullanıp baskı altına alarak istediğini yaptırmaya çalışıyor. Kobani'yi bahane ederek kentlerde ortalığı savaş alanına çevirenlerin ağababalarının ne yapmak istediklerine ilişkin istihbarat raporları ortaya çıkmaya başladı. Meğer HDP'liler IŞİD bahanesiyle çıkardıkları gösterilere Kobani'den çekilenlerin katılımını da sağlamışlar. Gösterilerin bir ayaklanma provası olduğu ve yeniden deneneceği söyleniyor.
Kardeşlik-barış-çözüm gibi kıymetli sözler sarf edip ardından 33 vatandaşımızın ölümüne sebep olanlar, vatandaşlarımızı sürekli tahrik ediyor, kasıtlı olarak yanlış bilgilendiriyor. Kobani'de olduğu gibi sınırın öbür tarafında akrabaları olan Kürt-Arap ve Türkmen vatandaşlarımız haklı olarak o akrabalarına yardım edilmesini hatta mümkünse onların IŞİD tehdidine karşı korunmasını istiyorlar. Bu anlaşılabilir bir istek. Zaten Türkiye sınırın öbür tarafındaki insanlara insani yardım gönderiyor, kapısına gelenlere sınırlarını açıp onları konuk ediyor, güvenliklerini sağlıyor. Bu amaç için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor. Ama vatandaşlarımız propagandalara kanmasın. Türkiye BM kararı olmadan Suriye sınırının ötesine meşru müdafaa hariç asker gönderemez. Gönderirse suç işlenmiş olur. Suriye sınırında hatta Kuzey Irak'ta Türkmen köyleri, Arap köyleri hatta bazı Kürt yerleşim bölgeleri, bir yandan Esad rejimi bir yandan da IŞİD tarafından bombalanırken, Türkiye sınırı geçip müdahale mi etti? Suriye egemen bir devlet. Suriye'den Türkiye'ye yönelik bir saldırı gelmediği ve BM kararı olmadığı sürece Türkiye Suriye sınırından öbür tarafa asker gönderemez-müdahale edemez. Ederse yıllar sonra Uluslararası Adalet Divanı'nda yargılanır. Bu detayları Kürt vatandaşlarımız bilmiyor olabilir ama HDP'liler bu durumu gayet iyi biliyorlar ama istismar etmekten geri kalmıyorlar. Kardeşlerimiz şunu bilsin ki, Türkiye şu şartlarda istese de insani yardım, mültecileri kabul edip ağırlama dışında bir şey yapamaz. HDP'li yetkililer "Türkiye bizi bıraksın gidip Kobani'de savaşalım" diyor. Bu boş ve kasıtlı bir slogandır. Önünüzde duran mı var? PKK Irak'tan, Suriye'den ülkemize girip katliamlar yapıp çıkarken izin alarak mı, pasaportla mı girip çıkıyordu? Afrin'den Cezire'den Kobani'ye gitmek için illa da Türkiye topraklarını kullanmak zorunda değilsiniz. Türkiye, Suriye ve Irak sınırındaki Kürt-Türkmen, Arap kardeşlerimize uluslararası hukukun elverdiği ölçüde her türlü yardımı yapıyor, desteği veriyor. HDP'nin talebi PKK ve PYD ile ilgili, Kürtlerle ilgili değil.
Kobani'yi bahane ederek çözüm sürecini zora sokmak veya süreçte Kandil'in ve HDP'nin elini güçlendirmek isteyen "derin PKK" ve "şahin HDP'liler" yeni arayışlar içerisindeler. Ancak Ankara akıllıca manevralarla onların elini açığa çıkarıyor. Gerçek niyetlerini halkın görmesini sağlıyor. Çözüm sürecine hız veriliyor. Yeni gelişmeler ve diyaloglar söz konusu. Hükümet hazırladığı yol haritasını, konunun muhatapları ile paylaşıyor. Pazar günü sayın Başbakan Âkil İnsanlarla buluşacak.
2015 seçimlerinden önce çözüm süreci sonuçlanacak gibi duruyor. Herhalde çözüm sürecinden en çok rahatsız olan müttefikimiz Almanya. Onlarda arı kovanına çomak sokmaya devam ediyorlar.
17.10.2014
Nuri Elibol