Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu ve MHP devletin geçmişiyle yüzleşmesine ilişkin rahatsızlıklarını Salı günkü grup toplantılarında dile getirdiler. Başbakanın Dersim'le ilgili özrünü 'hakarete varan ağır ifadelerle' eleştirdiler. CHP Lideri Kılıçdaroğlu; "Günahıyla sevabıyla bizim tarihimiz. Dersimliler ilk kez Cumhuriyet döneminde 1'inci sınıf insan oldular. Özür dileme diye bir şey yok " dedi. Her iki partinin bu yaklaşımını anlamakta zorlanıyorum. Önce şunu belirtmeliyim, Dersimliler bu konuda Sayın Kılıçdaroğlu gibi düşünmüyor. CHP; "Tuncelili bir Genel Başkanımız var. Daha ne" diyerek bu işi geçiştiremez. Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığa bu yüzden değil kaset yüzünden geldi. Bu ülkenin geçmişi ile yüzleşmesinde, bu toplumun gerçekleri öğrenmesinde ne mahzur var? CHP bundan neden rahatsız olur? Bu ülke; 27 Nisan'la, 28 Şubat'la, 12 Eylül'le, Maraş, Çorum ve Madımak olaylarıyla ve bunlara benzer tüm karanlık olaylarla yüzleşmek zorundadır. Biz bu cesareti gösteremezsek bile çocuklarımız veya torunlarımız bunu yapacaktır. Sorunlarımızı torunlarımıza devretmek yerine biz bu cesareti gösterelim. Türkiye'nin tarihinde konuşulmayı, yüzleşmeyi bekleyen birçok vak'a var. İstiklal Mahkemelerinde olup bitenlerle yüzleşmek, İskilipli Atıf Hoca'ya yapılanları konuşabilmek, varlık vergisi, kapatılan camiler, yıkılan Kur'an kursları konularını dürüstçe ortaya koymak, 27 Mayıs'ı, 12 Eylül'ü sorgulamak Cumhuriyet'i zayıflatmaz, bilakis güçlendirir. MHP'nin Dersim katliamını KCK terör örgütü ile aynı kefeye koyması doğru gelmiyor bana. "Geleneğimizde 'özür' diye bir literatür yok" demek nasıl bir yaklaşım? Medeni toplumlarda, uygar devletlerde 'özür' mekanizması vardır, bizde de olmalıdır. Bu ülke eninde sonunda geçmişiyle yüzleşecek. Yeni bir anayasa yapma arifesindeyiz. Geçmişimizle yüzleşebilirsek artık düşman konseptiyle oluşturulmuş bir ülke olmaktan kurtuluruz. İç düşman paranoyasından kurtuluruz. Bu ülkenin yüzde 90'ı iç düşmandı. Yeni Anayasa ile inşallah eline silah alanlar hariç hiçbir vatandaşın iç düşman olarak görülmediği bir döneme gireriz. Devletlerin tarihinde hem övündükleri, gururlandıkları hem de hatırlamak bile istemedikleri üzücü hatta utanç verici olaylar vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de geçmişi farklı değildir. Biz de geçmişimizdeki gurur verici olaylarla övüneceğiz, utanç verici olaylarla da yüzleşme cesaretini gösterip mağdurlardan özür dileme erdemini göstereceğiz. Gerisi boş laf. Başbakan Erdoğan Dersim katliamı ile ilgili olarak bu erdemi gösterdi. Hem tabanından, hem milletin genelinden de destek gördü. Başbakan'ın özrü ile CHP köşeye sıkıştı. Sayın Kılıçdaroğlu sıkıştığı bu köşeden çıkmak için CHP'nin geçmişi ile yüzleşeceğine, partisi adına Dersimliler'den özür dileyeceğine kafasını kuma gömüp kendisini kapana kıstırdı. Bu ettiği laflardan sonra o kapandan zor kurtulur. Bu mudur Kılıçdaroğlu'nun yeni CHP'si? Ne farkı var eskisinden? CHP geçmişiyle yüzleşmedikçe; Programını, felsefesini batı tipi sosyal demokrat partilerin ilkelerine göre yenilemedikçe ve tek parti dönemiyle arasına kalın bir çizgi çekmedikçe bu ülkede, bu toplumdan yeterli desteği alıp iktidar yüzü göremez. Ömrü billah muhalefette kalırlar. Herhalde onların da iktidar olmak gibi bir dertleri yok. Çünkü iktidara gelmek isteyen bir parti asla CHP'nin bugün yaptıklarını yapmaz.