Devrim niteliğinde bir reform; TCK

A -
A +

Bundan yaklaşık bir yıl önce görüştüğüm Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in bana heyecanla yaptığı bir açıklamayı hatırladım bugün. Sayın Bakan, "Çok önemli devrim niteliğindeki bir reformun çalışmalarını sürdürüyoruz. İddia ediyorum; Atatürk döneminden bu yana yargı alanındaki en önemli reform olacak bu. Geniş, her kesimi içine alan, tüm görüşleri içeren bir çalışma ekibi oluşturduk. Medeni dünyanın ceza yasalarının tamamını inceliyoruz. Aceleye getirmeyeceğiz. Mükemmele yakın bir Türk Ceza Kanunu için bütün imkanları seferber ettik." Aradan 7-8 ay geçti. Sayın Bakana çalışmalarının nasıl gittiğini tekrar sorduğumda, "Çalışmalarımızda sona yaklaşıyoruz. Şimdi tüm sivil toplum örgütlerinden, ilgili akademik kurumlardan, üniversitelerden, bilim adamlarından görüş istedik. Kanun taslak safhada iken herkesin görüşünü almak istiyoruz. Herkes eteğindeki taşı döksün. Bu taslağı tüm taraflarla beraber, özellikle de muhalefet partisi ile birlikte, mümkünse her noktasında uzlaşarak hazırlamak istiyoruz" dedi. Muhalefet Partisinin Adalet Komisyonu üyelerine de sordum. Onlar da bu kanunu çok önemsediklerini, komisyonlarda iktidar partisi ile birlikte iyi bir hazırlık yaptıklarını ve sonunda gerçekten devrim sayılabilecek bir reforma imza atılacağını söylüyorlardı. Geçtiğimiz yasama dönemine hazırlıklar yetişmedi. TCK, Avrupa Birliği'nin de istediği reformlardan biriydi. Bakan Çiçek, hazırlık aşamasında herkesten görüş talep edilmesine rağmen kimsenin konuya ilgi göstermemesinden şikayet ediyordu. Hükümet sözcüsü 'Demokratikleşme Paketi' içerisinde yer alan bu tasarıyı, tartışılmasını sağlamak için son 6 aydır defalarca gündeme getirdi. Ama hiç kimseden ses çıkmadı. Taa ki; yasa önerisinin meclis genel kuruluna gelmesine bir ay zaman kalana kadar. Kamuoyumuz bu yasayı tartışmak için en az 6 ay vakti varken işi son 20 güne bıraktı. Her işimiz böyle. Zina tasarıya gölge düşürdü TCK yasa taslağına çok emek verildi, çok detaylı hazırlıklar yapıldı. Yargı sistemimizdeki en önemli reform bu. Alkışlanacak bir çalışmanın ürünü bu. Ama son 20 gündür bu devrim niteliğindeki reformu değil, son anda yasaya eklemek istenen zina konusunu tartışıyoruz. Bu kadar emeğe haksızlık ediliyor. Tabii bunda İktidar partisinin de birazcık günahı var. Zina konusunu TCK tasarısının bünyesine alacaksan, bunu baştan koy. 6 ay süresince tartışılır, bir noktaya gelinir ve bir uzlaşma sağlanırdı. Son anda bu konuyu ilave edip bu reformun yanlış istikametlere çekilmesine neden meydan veriyorsunuz? Hükümet olarak tüm çevrelerden alkış aldığınız bir reformun gururunu yaşamak yerine, gereksiz ve anlamsız suni gündemler oluşmasına neden izin veriyorsunuz? Zina konusu ile ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor ise önce TCK yasalaşır bilahare 'Aile Birliğinin Korunması' adı altında konuyu kamuoyu gündemine getirirsiniz, kamuoyunda tartışılır, toplumsal bir uzlaşma sağlanır ve uzlaşmadan sonra meclise getirirsiniz. Hükümet, enflasyonun düştüğü, borsanın yükseldiği, makro ekonomik göstergelerin gayet iyi olduğu, AB'den müzakere tarihi almaya sayılı günlerin kaldığı, yatırımların artmaya başladığı bir dönemde; toplumu gerecek, Türkiye'nin AB üyeliğine içerde ve dışarıda karşı çıkanların eline koz verecek gereksiz girişimlerden kaçınmalıdır. Bence zina konusunu yanlış yerde yanlış zamanda tartışıyoruz. Son anda sağduyunun hakim gelmesi sevindirici. İki haftadır neden bir bardak suda fırtına kopardık?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.