İç ve dış politikada sıcak günler yaşıyoruz. Kavurucu yaz sıcağına rağmen Meclis'in çalışma süresinin uzatılması ihtimali var. İktidar reform niteliğindeki birçok önemli tasarıyı kanunlaştırmak istiyor. Acil eylem planında vaat edilen önemli meseleleri halletmek için büyük çaba sarf edecekler. Hükümetin gündemindeki tasarılar yasalaştıktan sonra da meclis tatile girecek. Aylardır tartışılan Kamu ve Mahalli idareler reformu ile İhale Yasasına ilişkin değişiklikler henüz meclise intikal ettirilemedi. 6. Uyum Yasası olarak bilinen paket Meclis'te görüşülmeye başlandı. Ama daha bir mesafe dahi alınmadan 7. ve 8. Uyum paketleri tartışmaları gündeme geldi. 7. Paket içinde yer alan Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin sivilleştirilmesi ile ilgili bir madde uyumla ilgili yapılacak değişiklikleri ikinci plana attı. Kaç gündür mesele tartışılıyor. Şu anda Meclis'te görüşülen 6. pakette olduğu gibi iktidar bu konuda da bir bütünlük sergileyemedi. Hâlâ parti yönetimi ve bakanlar arasında koordinasyon sorunu olduğu izlenimi hakim. Allah'tan, Başbakan Erdoğan Pakistan dönüşünde Havaalanında yaptığı "Gündemimizde böyle bir şey yok" açıklaması ile ortalığı biraz yatıştırdı. Hükümet yanlış yönlendirme ve kasıtlı hareketlere karşı dikkatli olmalı. Üniter devlet ve ana dilde yayın konusunda çok hassas olan askerlerle diyalog kapısı kapatılmamalı. Mutlaka hassasiyetleri ile ilgili tereddütleri giderilmeli... Çelişkili tutum, zarar verir IMF ile hâlâ problemleri aşamadık. Bizden beklenen İyi Niyet Mektubu'nu bir türlü tamamlayamadık. Bu konuda da yapılan farklı açıklamalar IMF ve Dünya Bankası ile ilişkileri zora sokuyor. Başbakan Erdoğan da dahil bazı bakanlar, "Birkaç yıl içinde IMF'ye muhtaç olmaktan Türkiye'yi kurtaracağız" diyorlar. Durum hiç de öyle değil. Hem IMF'ye karşı çıkıyoruz hem de reçeteleri uygulamakta kararlılık sergiliyoruz. Acaba hükümet birtakım beklentileri var da oyalama yolunu mu tercih ediyor? Bu yüzden de tavrını net bir şekilde ortaya koymuyor! Ekonomi ile ilgili çelişkili tutum sergilemek yerli ve yabancı sermayeyi ürkütebilir. İç politika ile ilgili söylenecek çok şey var ama yerimizin darlığı yüzünden biraz da dış politikaya ilişkin değerlendirme yapmak istiyorum. Oyuna gelmeyelim! Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal, ABD'de Washington yönetimi ile temaslarda bulunuyor. Türkiye'ye gelen bilgiler, Ziyal'in ABD ile Irak savaşında gerginleşen ilişkileri düzelttiği yönünde. Bu ziyaretle ilgili sızan bilgilere göre görüşmelerde öyle bir noktaya gelinmiş ki; İran konusunda ABD ile aynı paralelde düşünüyormuşuz... Yani bir nevi ABD'den Irak savaşındaki tavrımızdan dolayı özür dilemek gibi bir noktadayız. Aman dikkat yine yeni bir oyunla karşı karşıya kalmayalım. ABD, Orta Doğu'da haritayı yeniden şekillendirme peşinde. Türkiye gözünü dört açmalı. Bu noktada Türkiye'nin İran politikasında kendi millî çıkarlarının yanısıra Avrupa birliği ile ilişkilerini de riske sokmadan hareket etmesi gerekir. Tabiî ki İran konusu ele alınırken Azerbaycan'ın geleceği ile ilgili hesaplamalar da dikkatli bir şekilde göz önünde tutulmalı. Türkiye bu yöndeki tüm gelişmeleri anında görmeli ve stratejisini belirlemeli. Irak, İran derken bölgede Türkiye'nin de zararına olacak gelişmelere seyirci kalmayalım. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım!..