Bütün problemlerimizin temelinde eğitimsizliğin olduğunu biliyoruz. Medeni Dünyada arzu ettiğimiz yeri almamız eğitimle doğru orantılıdır. Eğitimle ilgili problemlerimizi çözmeden diğer sorunlarımıza çözüm bulmamız adeta imkansız. Türk eğitim sisteminin mevcut durumu ve yapısı, bizi toplum olarak çağdaş dünyaya taşımaktan uzak. Kısacası en öncelikli ve acil problemimiz eğitim. Bütçemizden en fazla kaynağı bu alana ayırmamız, gayretlerimizin büyük bir bölümünü bu alana teksif etmemiz kaçınılmaz. İnsanı eğitimli olmayan bir ülkenin, çağdaş uygarlık düzeyini yakalama şansı yoktur. Demokrasinin gelişmesi ve kalıcı hale gelmesi Cumhuriyet değerlerinin muhafazası- yerleşmesi ancak eğitim düzeyini yükseltmekle mümkündür. Hiç vakit kaybetmeden eğitim sistemimizi tepeden tırnağa gözden geçirmemiz, sistemi çağın gereklerine uygun hale getirmemiz ve bu alanda ciddi reformlar yapmamız gerekirken bakın biz nelerle uğraşıyoruz?! İşin özünü bir tarafa bırakıp şekillerle, sloganlarla uğraşıyoruz. Pedagojik bir konu olan eğitimi, ideolojik alana çekip ideolojik yaklaşımlarla değerlendirmeye kalkıyoruz. Salt eğitimci-pedagog anlayışı ile değerlendirilip çözüm aranacak bir konuyu ideolojik alana çekip kavga ediyoruz. Bu yaklaşım yanlış ve bir faydası da yok. YÖK, ÜAK, Üniversitelerimiz, eğitimcilerimiz, eğitim sendikalarımız meseleyi rejim tartışması haline getirmekten çok işin özü ile ilgilenmeli ve gayretlerini bu istikamette yoğunlaştırmalıdır. Devlet görevini yapmalı Üniversiteye girişte meslek liselerinin aleyhine bir haksızlık olduğunu herkes kabul ediyor. Türk ekonomisinin geleceği açısından meslek liselerinin geliştirilmesi ve önlerindeki engellerin kaldırılması konusunda herkes hemfikir. Peki problem nerde? Problem, meslek liselerine sağlanan imkanlardan imam hatiplerin de yararlanıyor olmasından kaynaklanıyor. Hepimiz biliyoruz ki, 100 meslek lisesinden 8'i İmam hatip lisesi. İHL'nin işlevi açıklığa kavuşturulduğunda aslında ortada sorun kalmayacak. Kamuoyunun bir bölümü, "imam hatiplerin sayısı azaltılsın. Bu okullar sadece imam ve hatip yetiştiren okullar olsun. Türkiye'nin imam ve hatip ihtiyacını karşılayacak sayıya indirilsin, fazlası kapatılsın. Bu okulları bitiren gençlerimiz imam veya hatip olsun veya ilahiyat fakültelerine girip yüksek öğrenimlerini yapsın" şeklinde düşünüyor. İlk bakışta bu görüş insana cazip geliyor. Ama meselenin özüne indiğinizde, bu uygulamanın mümkün olabilmesi için, devletin toplumun din eğitimi ihtiyacını karşılayabilecek düzenlemeler yapması gerektiğini görüyorsunuz. İmam-hatipleri tercih eden velilerin büyük çoğunluğu çocuklarını imam veya hatip olsun diye bu okullara göndermiyor. Onlar, "Çocuğum, bu okullarda devletin denetiminde; hem iyi bir din eğitimi görsün, hem de buna ilave olarak genel liselerde verilen eğitimi alsın, ardından da yüksek öğrenimine devam etsin" düşüncesini taşıyorlar. Çocuklarını bu amaçla imam hatibe gönderiyorlar. Kapatmak gerçekçi bir çözüm olmaz Bu okulları kapatmamız veya sayısını sadece imam-hatip ihtiyacını karşılayacak kadar azalttığınız taktirde çocuğunun, fen ve sosyal bilimlere ilave olarak din eğitimi de almasını isteyen velilerin talebini nasıl karşılayacaksınız? Bu soruya tatminkar, pratikte uygulanabilen bir cevap bulmadan imam-hatipleri ne kapatabilirsiniz, ne de sayısını azaltabilirsiniz. Yasakçı bir anlayışla, "Kapatırım, ben yaptım oldu" derseniz toplum din eğitimi ihtiyacını başka mecralardan karşılar ki; bunun ülkemize vereceği zararı tahmin etmek bile zordur. İnat etmeye, kafamızı kuma gömmeye gerek yok!. Yüzde 95'i Müslüman olan bir ülkede din eğitimi bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı görmezlikten gele gele bu noktalara vardık. Siz devlet olarak bu ihtiyacı karşılamaz iseniz sizin bıraktığınız boşluğu başkaları doldurur. Başkalarının doldurduğu boşluktan da Hizbullahlar, İBDA-C'ler, Aczimendiler türeyince, saf saf 'Bunlar nereden çıktı?" deme hakkını da kendinizde bulamazsınız. Anayasanın 24. maddesine göre isteğe bağlı din eğitimi ihtiyacını devlet karşılamak zorundadır. Bu laik devlet anlayışının bir gereğidir. Siyasilerimiz eforlarını kavga ile tüketeceklerine, imam-hatipleri, din meslek lisesi haline getirsinler. Tüm öğrencilere İsteğe bağlı olarak devlet gözetiminde din eğitimi verilebilmesi için, yeni bir model bulup uygulamaya koysunlar. Tribünlere oynamayı bırakıp, reel duruma çözüm bulsunlar. Orta öğretim kurumlarında, isteği bağlı iyi seviyede din eğitimi ihtiyacının karşılanabileceği bir düzenleme yapılırsa, imam-hatip liseleri 'o zaman' bir meslek lisesi haline getirilir. Ortada sorun kalmaz.