Ekonomik ağırlıklı Ukrayna gezimiz için Ankara'dan havalandıktan kısa bir süre sonra Sayın Başbakan Erdoğan 'iyi yolculuklar' dilemek üzere yanımıza geldi. Bu sırada Bugün gazetesinin Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Aslan yeni yazdığı ve piyasada satışa sunulan 'Bi Ermeni Var' adlı kitabını kendisine takdim etti. Başbakan Erdoğan Hrant Dink cinayetinin ayrıntılı olarak ele alındığı kitabı aldıktan sonra Adem Yavuz Aslan'a, "Bu cinayetle ilgili ana kumanda merkezinde kim var?" sorusunu yöneltti. Adem Yavuz Aslan, "Hep aynı odaklar var ama sizde daha iyi bilgiler vardır" tarzında bir cevap verdi. Ben de Sayın Başbakana "Dink cinayetinin arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılması konusunda Hükümetinizin yeterli gayreti göstermediği eleştirilerine ne diyorsunuz?" sorusunu yönelttim. Başbakan Erdoğan, bu eleştirilerin doğru olmadığını söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: "Dink cinayetinin tetikçileri ve failini 36 saat içerisinde yakalayıp adalete teslim ettik. Ancak buna karşılık yargı 4 yıldır henüz arzu edilen mesafeyi alamadı. Bu cinayetle ilgili yargı organları, hükümet olarak bizden ne istedilerse taleplerini anında yerine getirdik. Bu cinayetinin arkasındaki ana kumandayı ortaya çıkarmak yargının işi. Yargı bunu yapabilmek için bizden ne talep ediyorsa bu talepleri bütün imkânlarımızı kullanarak karşılamaya hazırız." Sayın Başbakanın, "Dink cinayetindeki sır perdesinin aralanmasında hükümet yetersiz kalıyor" eleştirilerine verdiği cevap bu. İcra organı olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını, ötesinin yargının alanına müdahale olacağını düşünüyor. "Yargı bağımsız olmalı " diyenlerin bu durumu anlaması lazım. Hükümet, savcının-mahkemenin yapması gerekeni yapamaz. Hükümet; failleri, tetikçileri yakalayıp yargıya teslim etmiş. Yargının bu olayla ilgili taleplerini karşılamış. Tüm tanıkları ve delilleri inceleyerek bu cinayetin arkasındaki elleri bulup ortaya çıkarmak savcının ve mahkemenin görevi. Yargının günahını hükümete yıkmak kolaycılıktır. 1.5 saat süren yolculuktan sonra Kiev'e indik. Kiev'de tam bir Sibirya soğuğu var. Kiev daha önceki yıllara göre çok gelişmiş. Başbakanın 600 iş adamı ile gerçekleştirdiği Ukrayna gezisi ekonomik ağırlıklı bir gezi. Bu gezide serbest ticaret, vizelerin kaldırılması gibi konularda ön anlaşmalar imzalandı. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin kurulması protokolü imza altına alındı. Türk hükümetinin hedefi; Ukrayna'nın Polonya ile birlikte gerçekleştireceği 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasıyla ilgili yapılacak yatırımlardan Türk girişimcilerinin önemli pay almasını sağlamak. Diğer taraftan Türkiye'ye gelen Ukraynalı turist sayısını artırmak. Bir diğer hedef de Türkiye-Ukrayna ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak. Krizden önce 8 milyar dolara ulaşan ticaret hacmi, 2010'da 6 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Ukrayna'nın hedefi ise, Türkiye'nin savunma sanayi ihalelerinden pay almak. Savunma sanayinin muharebe tankı ve füze savunma sistemleriyle ilgili ihalelerine hazırlanıyorlar. Ayrıca Sinop-Yalta arasında Ro-Ro taşımacılığı hazırlıkları yapılıyor. Bütün bu gelişmelere baktığımızda Türk girişimcisinin bu coğrafyada yapabileceği hâlâ çok iş var. Ancak ülkede siyasi istikrarın olmaması ve rüşvet-mafya düzeninin hâlâ ağırlığını koruması burada iş yapmayı zorlaştırıyor. Karadeniz'in kıyısını karşılıklı paylaşan iki ülkenin birlikte yapabileceği çok şey var. Her iki tarafta buna ilişkin siyasi irade de mevcut. Gelecekte Türkiye- Ukrayna ilişkileri daha iyi seviyede olacak. Bunun açık işaretleri bugünden gözüküyor.