2011 yılı dış politik gelişmeler açısından gelecek yıllara damgasını vuracak önemli gelişmelere sahne oldu. Orta Doğu'dan Kuzey Afrika'ya kadar sıçrayan özgürlük ve demokrasi talepleri diktatörleri deviriyor, siyaseti yeniden yapılandırıyor ve yeni ufuklar açıyor. Avrupa ise ekonomik krizle ve giderek derinleşen siyasi ve sosyal sorunlarla boğuşuyor. Hükümetler devrildi, teknokratlar işbaşına geldi. 2012'de Avrupa demokrasisi büyük bir sınav verecek. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da güvenlik-özgürlük dengesini sağlayamayan rejimler sıkıntı çekmeye devam edecek. 2011'deki en önemli gelişme; 'Arap Baharı' olarak nitelendirilen Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da yaşanan olaylardır. Tunus'ta 17 Aralık 2010'da Muhammed Bouzazi'nin kendisini yakmasıyla başlayıp Ocak 2011'de Tunus'ta rejimi, Şubat 2011'de Mısır'da Mübarek iktidarını, Mart 2011'de Kaddafi'yi deviren gelişmeler Suriye ve Orta Doğu'da diğer bazı rejimleri etkilemeye devam ediyor. 2011'deki diğer önemli bir gelişme ise AB'yi derinden sarsan ekonomik kriz. Bu kriz Yunanistan'da, İtalya'da iktidarları devirdi. Portekiz, İtalya, İrlanda ve hatta İspanya sıkıntıda. İtalya'ya borç veren Fransız bankaları büyük darboğazda. Avrupa'da işsizlik çığ gibi büyüyor. Ekonomideki daralma Avrupa'da yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı hortlatıyor. Bunu savunan partiler oylarını arttırıyor. 2011'de Filistin-İsrail sorununda da önemli gelişmeler yaşandı. Mübarek rejimi devrilince Mısır Gazze şeridindeki sınır kapılarını açtı. Filistin BM üyeliği için müracaat etti. Daimi üyeler engeline takılsa da 194 ülkeden 127'si tanıdı ve üyelik talebine destek verdi. UNESCO, ABD ve İsrail'in tüm engellemelerine rağmen Filistin'in üyeliğini kabul etti. Filistin'de esir alınan İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında İsrail, hapishanelerindeki 1500 Filistinliyi serbest bıraktı. 2011'de Filistin'deki en önemli olay Türkiye'nin de çabası ile Hamas ve El Fetih'in uzlaşması oldu. 2011'deki diğer önemli bir gelişme de Irak'tan ABD askerinin tamamen çekilmesidir. Bu çekilme ile birlikte 2011'in son çeyreğinde Irak'ta istikrarsızlık dönemine girildi. Yine 2011'de İran'a uygulanan ambargo artarak devam etti. 2011'de Türkiye-AB ilişkileri maalesef kötü geçti. Kıbrıs sorununda bir mesafe alınamadı. 2012 yılına dünya pek parlak girmedi. Türkiye diğer ülkelere göre daha şanslı ve daha avantajlı girdi. Sağlam bir ekonomi, güçlü bir iktidar ve devam eden güven ve istikrar... Terör hariç tüm göstergeleri pozitif bir ülke olarak 2012'ye girdik. 2012'de ABD, Rusya, Fransa ve Filistin'de seçimler var. Obama ve Putin tekrar seçilecek gibi görünüyor. Bizim açımızdan olumlu bir sonuç olur. Sarkozy'nin seçimi mayısta. Anketler onu geride gösteriyor. İnşallah seçilemez. Sarkozy'nin Türkiye karşıtlığı hem Türkiye-Fransa hem de Türkiye AB ilişkilerini zehirliyor. Kıbrıs sorununda "sihirli" bir çözüm olmaz ve Sarkozy tekrar seçilirse 2012'de Türkiye-AB ilişkileri yine yerinde sayacak. Kıbrıslı iki lider ocak ayı sonunda BM Genel Sekreterinin ev sahipliğinde bir araya gelecekler. Rumların Akdeniz'de doğalgaz araması, AB'nin bu konuda Rumlara güçlü destek vermesi ve Türkiye'nin buna karşı çıkması ocak zirvesi konusunda umutları kırıyor. Rumların 2012 Temmuzunda 6 aylığına AB Dönem Başkanlığını devralacak olması Türkiye-AB ilişkilerinin 6 ay donacağı anlamına geliyor. 2012'de Türkiye dış politikası terörle mücadelenin uluslararası ayakları ile uğraşacak. İran'la füze kalkan geriliminin tırmanacağına ihtimal vermiyorum. Ancak İran ve Suriye'ye dışarıdan yapılacak bir askerî müdahale sözkonusu olursa Türkiye ABD ve AB ile karşı karşıya gelebilir. 2012'de Kıbrıs'ta müzakereler kesilebilir, AB ile ilişkiler dondurucuda kalır, Fransa ile gerginlik sürer.