Geçtiğimiz pazar günü DTP'nin kongresi yapıldı. Bölücü bir grup "Apo posterleri "ile kürsüyü işgal etmek istedi. Rol gereği kürsüye çıkanları partililer oradan indirdi. Bu kongrede de çok net olarak görüldü ki, DTP Kandil'in ve İmralı'nın onayı olmadan hiçbir şey yapmıyor. Adeta bu iki yerin siyasi temsilcisi gibi hareket ediyor. Kendisine oy veren 2.5 milyon vatandaşın hak talebi, özgürlük talebi-ekonomik sıkıntılarının giderilmesi ve bu insanların ne istediği DTP'nin çok umurunda değil. Demokratik açılım sürecine destek verdiğini söyleyen DTP'nin Kürt vatandaşlarımız için dile getirdiği herhangi bir talep ortada yok. Açılım süreci konuşulmaya başlandığı günden bu yana DTP iki konuda taleplerini dile getiriyor: "Mevcut Anayasayı değiştirin, bizimle değil İmralı ve Kandil'le görüşün." Bu taleplerin Kürt vatandaşlarımızın hak-özgürlük-refah-iş-aş talepleri ile ne ilgisi var? Aslında DTP bilerek ve farkında olarak söylediği iki adresle iş birliği içinde bu süreci sabote etmeye çalışıyor. Eğer hükümet bölgenin sorunlarının çözümü için DTP'nin işaret ettiği gibi İmralı ve Kandil ile gözüm arayacaksa DTP ne işe yarıyor, Meclis'te ne işleri var? Bu sorunları çözecek olan Meclis ve siyaset değil mi? Terör örgütü ve elebaşı ile mi oturup çözeceğiz? DTP için Kandil'deki 2 bin-3 bin teröristle bölücübaşı, milyonlarca Kürt vatandaşımızdan daha mı önemli? Geldiğimiz noktada bu açılım sürecini her gün bir yerde mayın patlatarak dağda PKK, çözüm için onları adres göstererek Meclis'te de DTP sabote ediyor. DTP tarihî bir fırsatı heba ediyor. DTP Genel Başkanı, açılan her kapının arkasında bir acının yaşandığı atmosferde hiçbir babayiğidin İmralı ve Kandil'le görüşmeyeceğini bilmiyor mu? Meclis aritmetiği uygun olsa bile kurumlar arasında bir mutabakat sağlanmadan Anayasa'nın değiştirilemeyeceğini sizden benden iyi biliyor. Başörtülü genç kızların yüksek öğrenim hakkını veren yasal düzenleme 411 milletvekilinin oyu ile çıktığı halde sonuç ne oldu? Az kalsın iktidar partisinin kapısına kilit vuruluyordu. Ahmet Türk bunları unutmuş olamaz. DTP kamuoyunun asla razı olmayacağı taleplerle işe başlayarak bu süreci baştan bitirmek istiyor herhalde. Demokratik açılım sürecini sabote eden tüm çevrelere tavsiye, dün gazetelerde çıkan bir haberi iyi okuyup düşünmeleri. Neydi haber; Sur Belediye Başkanı'nın eğitimli ve ekonomik sorunu olmayan 17 yaşındaki oğlu Kandil'de PKK'ya katıldı. Çocuğun annesi Ziynet Demirbaş feryat etti: Asker dayısı ile karşı karşıya gelince ne olacak? Birbirini mi öldürecek? Haberi okuyun ve empati yapın lütfen...