Düşün milletin yakasından!

A -
A +

Demokrasi halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimidir. Dünyanın gelişmiş birçok ülkesi demokrasi ile yönetilmektedir. Türkiye'de ise demokrasinin temeli büyük önder Atatürk tarafından atılmıştır. 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen cumhuriyet, Türkiye'nin demokrasiye geçişinin en büyük teminatı olmuştur. 1946 yılında çok partili hayata geçiş, Türkiye'nin demokratik atılımlarını perçinleştirmiş, bugünlere kadar gelinmiştir. Üç askeri darbeyi bir kenara bırakırsanız 84 yıllık cumhuriyet tarihine baktığınızda Türkiye'nin demokrasi alanında büyük aşamalar kat ettiğini görürsünüz. Demokrasinin olmazsa olmaz şartı millettir. Milletin hür iradesini yansıttığı seçimlerde göreve gelen siyasiler devlete ve halka hizmet ederler. Halk kendisine hizmet edenleri baş tacı yapar. Aradan yıllar geçse de unutmaz. Rahmetli Adnan Menderes ve rahmetli Turgut Özal gibi tarihi şahsiyetler hâlâ halkın gönlünde yaşamaktadır. Milli irade, devlete ve millete hizmet etmeyen ve halkı oyalayan kendinden menkul siyasi şahsiyetlere itibar etmez. Bunları, ilk seçimde büyük darbe vurarak tarihin derinliklerine gömer. Geçmişe bakın, halkımız Kendisini aldatan nice isimleri vakti geldiğinde, bir kağıt parçası gibi buruşturup çöpe atmıştır. Demokrasilerde milli iradenin üstünde bir güç kabul edilemez. Demokrasinin fazileti budur. Eski siyasetçiler yine sahnede Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy boşuna söylememiş; tarih tekerrürden ibaret diye... Her seçim döneminde olduğu gibi, Kasım 2002 seçimlerinde, milletin iradesiyle siyasetten sildiği saf dışı bıraktığı aralarında liderlik yapanların da bulunduğu birtakım eski isimler tekrar siyaset sahnesine dönüyor... Şimdi 5 yıl öncesine kısa bir yolculuk yapalım: Ne değişti? Millet mi değişti, onlar mı değişti? Hangi yüzle geri dönüyorlar? Bu soruların cevabı, gayet açık ve net. Halkın bu insanlara bakışında bir değişiklik olmadı. Zaten olması da mümkün değil... 2001 ekonomik krizini bu millete yaşatan, milyonlarca insanın işsiz güçsüz kalmasına sebep olan, yüzbinlerce işyerinin kapısına kilit vurulmasına yol açan, Türkiye'nin ve özel teşebbüsün varlığının % 60'ını kaybetmesinin sorumlusu olan bu eski siyaset anlayışı, eski siyasi liderler ve kadrolar, sanki hiçbir şey olmamış gibi yine siyaset sahnesinde rol almak istiyorlar. Kendilerini kurnaz, milleti unutkan, aptal mı sanıyor bunlar? Siz de hiç utanma, sıkılma, arlanma yok mu? Geçmişte yaptıklarınız ortada. Bu milletin hafızasına neden hakaret ediyorsunuz. Bu millet kendisine yapılan hizmetleri de, kötülükleri de, iyilikleri de unutmaz. Kendinizi bulunmaz Hint kumaşı mı sanıyorsunuz! Söyleyin bakalım; Türkiye'ye ne kazandırdınız ki!? Şimdi karşımıza çıkıyorsunuz, artist gibi poz vererek pişkin pişkin sırıtıyor ve göreve talibiz diyorsunuz... Boşuna uğraşmayın, kendinizden başka kimseyi kandıramazsınız. Artık bu dönemler kapandı. Türkiye yeni bir dönem yaşıyor. Dinamik kadrolar iş başında. Türkiye artık eski Türkiye değil Türkiye son 5 yılda kabuğunu kırarak, dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdi, itibar kazandı. Dünya ve Ortadoğu coğrafyasında söz sahibi bir ülke oldu. Avrupa Birliği üyeliği kapının eşiğinde... Ülkede siyasi ve ekonomik istikrar var. Yumak haline gelen birçok mesele kökten halledildi. İşsizlik azaldı, adalet, sağlık, eğitim gibi toplumu ilgilendiren alanlarda reformlara imza atıldı. Ya siz ne yaptınız? Yıllarca bu devleti ve milleti sömürdünüz. Milletin iradesini hiçe sayarak yolsuzlukların, rüşvetin önünü açtınız. Rantiye zenginleri ürettiniz. Aile fotoğraflarında yer aldınız. Türedi işadamlarınıza köşeyi döndürdünüz... Etrafınızda oluşturduğunuz gerçeklerden kopuk bir dünyada sanal alem içinde yaşadınız. Sizler, yukarıda saydıklarımın hangisini gerçekleştirme azmi ve cesaretini gösterebildiniz? Halk bunların farkında değil, zannediyorsunuz. Adam mı bitti bu ülkede, düşün artık bu milletin yakasından! Bırakın; yeni yüzler, gençler, yeni insanlar gelsin siyaset arenasına. Siyaseti meslek haline getirmişiniz, başka bir beceriniz yok. Kenara çekilme, milletin 3 Kasım'da verdiği karara saygı duyma basiretini gösteremiyorsunuz. Bit pazarına nur yağdı sanki. Geçmişi özleyen var mı? Sağınıza, solunuza bakın, insanlara sorun, var mı eskiyi ve eskileri özleyen? Ne işiniz var kardeşim! Son 30 yıldır bıktık aynı tiplerden. Hedef katılımcı demokrasi 22 Temmuz seçimlerine sayılı günler kaldı. Türkiye bu seçime girerken bir ilki daha gerçekleştiriyor. Demokrasiden katılımcı demokrasiye geçiyoruz. Yani 22 Temmuzdan itibaren toplum kişileri ve kurumlarıyla geniş katılımların sağlandığı demokratik yapılanmaya gidiyor . Böyle bir Türkiye'de siyasi kokuşmuşluğun içinde batağa gömülen sizlere yer yok. Tasınızı- tarağınızı toplayın, başka kapıya gidin. Bu eski siyaset artıklarını kadrolarına almak için çabalayan siyasi parti yöneticilerine ve bu çabalara destek veren bazı iş çevrelerine de buradan seslenmek istiyorum; Bu sevdadan vazgeçin. Boşuna heder etmeyin kendinizi. Böyle bir yola başvurduğunuz taktirde halk size sandıkta, gereken cevabı verecektir. Halkın attığı tokadın altında ezilmeyin. Bu siyaset artıkları ile sizler de tarihin derinliklerinde unutulmuşlar kervanına katılmayın... Karar sizin, bizden söylemesi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.