Empati kurabilmek

A -
A +

Empati; bir insanın kendisini, karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. Bir kişinin kendisini, karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısı ile bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine "empati" adı verilir. Her insanın olaylara kendine özgü bir bakış açışı vardır. Dışardan baktığımızda bunu göremeyiz ve bu yüzden de onun bazı davranışlarına anlam veremeyiz. Kendimizi karşıdakinin yerine koyup olaylara onun gözü ile bakabilirsek ancak bu durumda onun duygularını ve düşüncelerini anlamamız, dolayısıyla da davranışlarına anlam vermemiz mümkün olabilir. Ülkemizin geçmişten bugüne uzanan birtakım müzmin problemlerini çözebilmemiz için tüm tarafların empati kurmayı becerebilmesi gerekir. Bunu becerebildiğimizde toplumsal sorunlarımızın çözümünde uzlaşmayı daha kolay sağlarız. Amacı "üzüm yemek" olan insanlarla empati kurmak mümkündür. Ancak gerçek niyetleri "üzüm yemek" değil de "bağcıyı dövmek" olanlarla empati kurulamaz, uzlaşma sağlanamaz. Alevilerin sorunları olsun, Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın sorunları olsun baş örtüsü yasağı nedeniyle mağdur olan genç kızlarımızın sorunları olsun, hepsinde gerçek empatiyi kurabildiğimizde ayrışmadan, kavga etmeden, gerilmeden bu sorunları daha kolay çözebiliriz. Bugün baş örtüsü yasağının devamını savunan çevreler, bir an için empati kursunlar, meseleye bu yasak nedeniyle mağdur olan genç kızların ve onların ailelerinin, MHP ve AK Partili yöneticilerin ve Sayın Başbakan'ın penceresinden baksınlar. 2002 seçimlerinden önce ülkeyi karış karış gezip meydanlarda ve ekranlarda "Bizi iktidar yaparsanız tüm yasakları kaldıracağız. Baş örtüsü yasağı nedeniyle mağdur olanların mağduriyetini gidereceğiz. Hak ve özgürlüklerde ülkemizi medeni dünyanın standartlarına taşıyacağız" diyerek insanlardan oy istiyorsunuz. İnsanlar projelerinizi, vaat ve önerilerinizi dinliyor ve size güvenip oy veriyorlar ve 365 milletvekili sayısı ile sizi iktidara taşıyorlar. 5 yıllık iktidarınızda bu sorunları kamuoyunun tartışması için gündeme getirdiğinizde devlet kurumları ayağa kalkıyor. Siyasi ve ekonomik istikrar henüz tam olarak sağlanmadığı için bu önerilerinizi erteliyorsunuz. Önceliğinizi AB projesine siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanmasına veriyorsunuz. 5 yıl sonra seçim vakti geliyor ve tekrar seçmenin karşısına çıkıp beş yıllık iktidarınızın hesabını veriyorsunuz ve gelecek 5 yılda da iktidar olursanız neler yapacağınızı anlatıyorsunuz. Hesap verdiğiniz millet sizi ikinci kez çok daha yüksek toplumsal bir destekle iktidara getiriyor ve dönüp size, "Ben üzerime düşeni yaptım. Sen de iktidar olarak millete verdiğin taahhütleri yerine getir" diyor. Toplumun tüm kesimleri baş örtüsü yasağının toplumsal bir sorun olduğunu kabul ediyor. Siyaset kurumunun ve iktidarın görevi var olan sorunlara çözüm üretmektir. Baş örtüsü yasağının devamı da bir sorundu ve iktidar-TBMM bu soruna bir çözüm önerisi getirdi. Bu arada bazı çevrelerce bu yasağın kalkmasından samimi endişeler duyanların endişelerini gidermek adına zorlama öneriler bile dile getirildi. 5 yıl boyunca, "ülkemizin baş örtüsü yasağının kalkmasından daha acil ve önemli sorunları var. Bu sorunun çözümü için toplumsal mutabakat var ama kurumsal mutabakat henüz yok. Bu nedenle bu sorunun çözümünü erteliyoruz" diyen bir Başbakan'ın; yüzde 47'lik bir toplumsal destekten, CHP-DSP hariç tüm siyasi partilerin ve Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün olumlu bakmasından ve birçok sivil toplum kuruluşunun makul yaklaşımından sonra, bu soruna çözüm üretmekten başka ne yapmasını bekliyorsunuz? Siyaset kurumu millete hesap veren bir kurumdur. Milletin sorunlarını bazı bürokratlar, bazı köşe yazarları, bazı medya patronları "istemiyor" diye ne kadar erteleyebilirsiniz? 20 yıldır çözümü sürekli birtakım gerekçelerle ertelenen bir sorun için Başbakan'ın tekrar millete dönüp, nasıl bir mazeret bildirmesi beklenebilir? Yarın bu konuya devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.