İstanbul'da önceki gün yapılan Suriye ile ilgili toplantıya ABD Dışişleri Bakanı da katıldı. Toplantından sonra basının karşısına çıkan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin açıklamalarının bir kısmı ABD yönetiminin Sayın Erdoğan'ı hiç tanımadığını gösteriyor. Bakan Kerry, "Sayın Başbakan istediği yere istediği zaman gitmekte serbesttir. Ancak, Gazze ziyaretini ertelemesi ve geciktirmesi iyi olur. Ziyaretin zamanlaması yürüttüğümüz barış süreci için kritik. Tarafların dikkati dağıtılmamalı" açıklamasını yapmış. Bu haberi okuduğumda içimden; "Bu açıklamadan sonra Başbakan Erdoğan'ın Gazze ziyareti 'farz' oldu" dedim. Bakan Kerry'in açıklaması kör göze parmak sokmak gibi bir şey. Başbakan'ın özelde Gazze, genelde Türkiye'nin özgür iradesiyle karar verme konularında ne kadar hassas olduğunu herkes bilir. Kerry'nin zamanlama konusundaki hassasiyetini anlamak mümkün. Ama basının karşısına çıkıp kamuoyu önünde bir şeyleri dikte ettirme görüntüsü vermek yanlıştır ve geri teper. Birlikte zaman geçirme fırsatı olan Bakan, bu konuyu meslektaşı Davutoğlu ile mutlaka konuşmuştur. Bakan Davutoğlu böyle bir talebe Başbakan Erdoğan'ın nasıl bakacağını aktarmıştır herhalde kendisine. Nitekim Ankara, "Erdoğan'ın Gazze programında değişiklik yok" tepkisini gecikmeden vermiştir.
ABD; Orta Doğu'da, Kafkasya'da, Kuzey Afrika'da stratejik ortak sıfatı ile iş tutmak istiyorsa Türkiye'nin ve Türkiye'deki liderlerin-aktörlerin hassasiyetlerini bilecek ve bunları dikkate alacak. Özenli davranacak, diplomatik nezaketi elden bırakmayacak. Başbakan Erdoğan gibi hem bölgede, hem İslam dünyasında hem de Kafkasya coğrafyasında etkili ve büyük desteğe sahip olan bir liderle nasıl iş tutulur, nasıl iş birliği yapılır öğrenecekler. Başbakan Erdoğan gibi karizmatik ve müthiş halk desteğine sahip bir lidere bir şeyler dikte ettirmeye kalkarsanız Davos benzeri sonuçlar kaçınılmaz hale gelir.
Başbakan Erdoğan, 16 Mayıs'ta ABD'yi ziyaret edecek. ABD ziyareti sonrasında da Gazze'ye gidecek. Bakan Kerry'nin açıklamasından sonra ben artık Gazze ziyaretinin kesinleştiğini düşünüyorum.
Suriye Halkının Dostları Grubu Dışişleri Bakanları toplantısında Bakan Kerry, Suriyeli muhaliflere yardım edileceğini söylemiş. Eğer ABD elini Suriye'de işin içine sokarsa Suriye'nin sonu Irak gibi olur. ABD yanlış politika ve öngörüleriyle Irak'ı nasıl kendi elleriyle İran'ın kucağına bıraktıysa Suriye'nin akıbeti de o olur. Türkiye; 'ABD Suriye işine müdahil oldu' diye sevinmemelidir. ABD'liler İngilizler kadar Orta Doğu'yu tanımıyorlar. Tanımadıkları için yanlış işler yapıyorlar, yanlış sonuçlar doğuyor.
İsrail'in Mavi Marmara olayı ile ilgili Türkiye'nin şartlarını kabul etmesi-özür dilemesi sonucunda Türkiye-İsrail ilişkileri normalleşme yoluna girdi. Ama her şey olmuş bitmiş değil. Gazze'ye uygulanan ambargonun kaldırılmasını bekliyor Türkiye. Tazminat ile ilgili görüşmeler için İsrailli bir heyet Ankara'da temaslara başladı. Ancak bazı çevreler Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmeye başlamasını İran'a karşı ortak bir tutum gibi takdim etmeye çalışıyorlar. Oysa Türkiye, İsrail özür dilemeyi kabul ettiği için onlarla ilişkiyi başlatmıştır. Bu yeni durumun İran'la bir ilgisi yok. Türkiye'nin İsrail veya ABD ile İran konusunda bir pazarlığı söz konusu değil. Diplomaside dezenformasyona dikkat!..