ERDOĞAN'LA ABD YOLUNDA

A -
A +

Siz değerli okuyucularımız bu satırları okurken, biz Başbakan'ın heyetiyle birlikte gece New York'ta uykuda olacağız. Başbakan'ın New York'taki temaslarını müteakip 1 Ekim akşamı da asıl randevu yeri olan Washington'a geçeceğiz. Herkes gibi bizler de 2 Ekim günü gerçekleşecek Erdoğan-Bush görüşmesinden çıkacak sonuçları merak ediyoruz. Bu görüşmeden çıkabilecek somut sonuçlar hem Türkiye'yi hem de bölgemizi yakından ilgilendiriyor. Bundan tam 16 ay önce, 8 Haziran 2005'de Erdoğan-Bush bir araya gelmişlerdi. Bu görüşmede terörle ortak mücadele, Büyük Orta Doğu Projesi, Kıbrıs Sorunu, Irak, Afganistan, İsrail-Filistin konularıyla, Türkiye'nin AB üyeliği ve ekonomik konular gündem başlıklarıydı. O görüşmenin sonunda ABD Başkanı Bush, "özetle zengin ve önemli bir görüşmeydi" diyerek sözlerini tamamlamıştı. O gün görüşmeyi müteakip Beyaz Saray Sözcüsü, "Başkan ve Başbakan, PKK konusunda görüştüler. PKK'yı bir terör örgütü olarak kabul ediyoruz. İki lider PKK'ya karşı ne yapılabileceğini ele aldılar. Irak Geçici Hükümeti ve Türk hükümetiyle birlikte çalışarak bu konuda ne yapabileceğimizi görüşüyoruz" tarzında biz basın mensuplarına açıklama yapmıştı. Aradan tam 16 ay geçti. PKK'ya karşı o günden bu yana ne yapılabildi? Elle tutulur-somut bir gelişme kaydedilemediği gibi Kuzey Irak kaynaklı PKK terörü, Türkiye'deki eylemlerini artırdı. Kısa süre önce Irak Hükümeti göstermelik olarak Kuzey Irak'taki bazı PKK bürolarını kapattı. ABD ise PKK terörü ile mücadele özel temsilcisi atadı. Ama 16 aydır PKK terör örgütü, Kuzey Irak'ta silahlı olarak elini kolunu sallaya, sallaya geziyor, silahlı eğitimini yapıyor, lojistik desteğini sağlıyor, komşumuz Irak'tan Türkiye'ye sızarak masum insanları katledip Kuzey Irak'taki emniyetli şer yuvasına geri dönüyor. Türk halkı, Türkiye'nin müttefiklerinin yönetimi altındaki dost bir ülkede, terör örgütünün rahatça faaliyet göstermesini anlayamıyor ve tepki gösteriyor. Türkiye'nin, dost ve müttefik olduklarını söyleyen ülkelerden terörle mücadelede yardım beklemesinden daha doğal ne olabilir? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler 61. Genel Kurulu için bulunduğu New York'ta Başkan Bush'un kendisine, "Terör ve PKK ile mücadele edeceğiz. Bundan emin olabilirsiniz" dediğini açıkladı. Sayın Başkan aynı sözleri 16 ay önce de söylemişti ama sonuç ortada.. Beyaz Saray Sözcüsü Tony Snow, Erdoğan-Bush görüşmesinde iki liderin PKK dahil terörle mücadele, Türkiye'nin AB üyelik süreci ve ABD'nin bu konudaki desteği, Türkiye'deki reformlar ile Irak ve Lübnan'daki gelişmeleri ele alacaklarını bildirdi. Herhalde Başkan Bush İran, Irak, Lübnan ve Suriye konularındaki görüşlerini, Sayın Erdoğan da PKK terörüyle mücadele için somut sonuç beklentilerini, KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması için ABD desteğiyle AB sürecine destek ve enerji yatırımları ile ekonomik konuları gündeme getirecek. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması da Erdoğan'ın önemli talepleri arasında yer alacaktır. "Erdoğan'ın Çankaya için ABD'den vize alacak mı?" türünden tartışmalar saçmalıktır. Gündeme gelecek bir konu değildir. Türkiye'de kimin Cumhurbaşkanı olacağına ABD yönetimi değil, TBMM karar verir. Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin PKK ile irtibatlı olduğu netleşti. Talabani İki gün önce, " PKK ateşkes ilan edecek" dedi. Nihayet bölücü başı cezaevinden avukatları aracılığıyla ateşkes yapmaları için PKK'lılara çağrıda bulundu. Hiç kimse bu kandırmacaya inanmasın. Bir taraftan Başbakan Erdoğan'ın Irak Hükümeti ve ABD yönetimi üzerindeki konu ile ilgili birkaç aydır sürdürdüğü baskı, diğer taraftan TSK üst kademesinin terörle sonuna kadar mücadele konusunda ortaya koyduğu kararlı ve net tutum, bir taraftan da kış aylarına girilmesi nedeniyle köşeye sıkışan terör örgütü akıl hocalarının da tavsiyesi ile her sıkıştığında başvurduğu, "ateşkes" oyununa başvuruyor. Bu çıkış samimi değildir. Amaç kurulan baskıyı atlatmak zaman kazanmak için başvurulan bir hiledir. Irak ve ABD yönetiminin gözünü boyamaktır. "Ateşkes" çağrısı yerine silah bırakıp Türk adaletine teslim olmaları çağrısı samimi olarak yapılmalıdır. Amerikan yönetimi PKK ile savaşı teröre karşı ulusal savaşın bir parçası olarak görüyor. Bu Türkiye'nin avantajı. Başbakan Erdoğan, Başkan Bush ile görüşmesinde bu kartı iyi kullanarak ABD'yi, PKK'ya karşı hızlı hareket etmeye ikna etmeli, bastırmalıdır. ABD'nin terörle mücadelede işbirlikçilere ihtiyacı var. Avrupa bu ihtiyacı karşılamıyor. Bush-Erdoğan görüşmesinden; PKK terörü ile ortak mücadelede hızlı ve somut adımların atılması, KKTC'ye uygulanan izolasyonların kaldırılmasına ilişkin ilerlemeler ve AB sürecine ABD'nin katkısı gibi sonuçların çıkmasını umut ediyoruz. Özellikle PKK terörü ile mücadele konusunda bu görüşme bir milat olma özelliğini taşıyor. ABD, dost ve müttefikimiz ise bunu göstermenin şimdi tam zamanıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.