Türkiye'de bazı çevreler, bazı dış aktörlerle birlikte 2006 yılının başından bu yana AK Parti'den kurtulmanın yollarını arıyorlar. Kim bu çevreler? Yıllardır elde edip kullandıkları imtiyazlarını kaybetmek istemeyen yüksek dereceli bürokrasi, adalet değil imtiyaz isteyen ve siyasetin kendilerine sunduğu imtiyazla ve ayrıcalıklarla iş yapmaya alışık bazı dev holding sahipleri ve onlarla birlikte hareket eden bazı medya patronları. Bunlara ilave olarak değişime direnen, daha fazla demokrasinin ülkemizi böleceğine ve Cumhuriyet rejimine zarar vereceğine kendilerini inandırmış 'ulusalcı' diye nitelendirilen AB karşıtı çevreler. Bunlara AK Parti iktidarının Orta Doğu ve Kafkasya politikalarından rahatsızlık duyan dış güçlerle, Güneydoğu'daki başarısını engellemek isteyen çevreleri de katarsanız, AK Parti karşıtı koalisyon halkası tamamlanmış olur. Bu çevreler öncelikle AK Parti'den demokratik yollarla kurtulmanın çaresini aradılar. Bazı medya kuruluşlarının gönüllü desteği ile 22 Temmuz genel seçimlerinden bir CHP-MHP koalisyonu çıkarılmaya çalışıldı. Ancak millet bu projeye itibar etmedi. AK Parti'yi daha da güçlü bir destekle iktidara taşıdı. TSK'nın 27 Nisan e-muhtırasından da sonuç alınamamıştı. AK Parti'yi demokratik yollardan iktidardan düşürmenin kısa ve orta vadede mümkün olmadığını gördüler. Tek yol kalmıştı onlara göre. Tayyip Erdoğan devre dışı bırakılabilinirse AK Parti ile mücadele etmek daha kolay olacaktı. Erdoğan gibi karizmatik güçlü bir lider partinin başında olduğu sürece bunları eritmek mümkün değildi. Erdoğan'a karşı kamuoyuna yansımayan ve çok şükür boşa çıkarılan birçok suikast girişimi yapıldı. Son çare bir yargı darbesi idi. AK Parti'ye açılacak bir kapatma davası ile Erdoğan siyaset dışı bırakılabilinirdi. AK Parti yerine kurulacak yeni partinin başında Erdoğan'ın olması engellenirse iş kolaydı. Nitekim dava açıldı ve süreç devam ediyor. Şimdiki hedef AK Parti'den ziyade Tayyip Erdoğan. Hukuken mümkün olsa sadece Erdoğan'ı yasaklayıp AK Parti'ye hiç dokunulmaz. Ama partiyi kapatmadan Erdoğan'a siyaset yasağı getirmek mümkün değil. CHP lideri Baykal ve AK Parti karşıtı Güç Birliği Koalisyonu AYM'de AK Parti'nin kesin olarak kapatılacağına inanmış durumdalar. Ancak devamını da garantilemek istiyorlar. Açık açık diyorlar ki: "Ey Anayasa Mahkemesi AK Parti'yi kapatıp Erdoğan ve arkadaşlarına 5 yıl siyaset yasağı getirmekle kalma, gerekçeli kararında öyle bir içtihat geliştir ki, Erdoğan 5 yıl süreyle bağımsız aday dahi olamasın. Ara seçimde veya erken genel seçimde Erdoğan'ın milletvekili adayı olmasının önünü kapat. 5 yıl içerisinde dokunulmazlığı olmadığı için biz onu mahkûm ettirip ömür boyu siyasete girmesini engelleriz." Hesapları böyle. Unutulmamalıdır ki Rabbimin de bir hesabı vardır. Hep birlikte göreceğiz, inşallah...