Bazı çevreler, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınanların AK Parti karşıtlarından oluştuğunu söylüyor. Bu benzerlikten yola çıkarak, bu soruşturmayla hükümetin muhalifleri sindirmeyi-susturmayı hedeflediğini belirtiyorlar. Bu iddialar tutarsız. Bugün mevcut yasalarımıza rağmen hiçbir hükümetin böyle bir soruşturmayı yönlendirme imkânı yok. Ayrıca oyu her gün yükselen ve karşısında Türkiye'yi yönetebilecek iktidar alternatifi bir siyasi parti yok iken, iktidar partisi neden muhaliflerini sindirsin? Böyle bir şeye ihtiyacı yok. Bilakis anılan muhalifler konuştukça, yazıp çizdikçe AK Parti'nin oyu artıyor. Böyle bir imkanı olsaydı, herhalde kapatma davasını engellerdi. Daha önce de yazdım. Bu soruşturmanın amacı; Türkiye Cumhuriyeti devletinin meşru yollardan işbaşına gelmiş hükümetini, gayri meşru yollardan devirmeye, bunun ortamını hazırlamaya çalışanları adalet önüne çıkarmaktır. AK Parti iktidarını anti-demokratik yollardan alaşağı etmek isteyenler herhalde AK Parti'yi destekleyenler olamaz. Bu nedenle gözaltına alınanların AK Parti karşıtları olmasından daha doğal ne olabilir? AK Parti karşıtı olmak suç değil. Bu karşıtlığı yazmak-çizmek, dillendirmek bu maksatla yasaları çiğnemeden mücadele vermek demokratik bir hak. Ancak, ülkeyi yöneten bir hükümeti hukuk dışına çıkarak, anti-demokratik yollardan devirmeye çalışmak, darbe ortamı hazırlamaya çabalamak, bu maksatla bir araya gelip örgütlenmek-çaba sarf etmek anayasal bir suçtur. Bu suça bilerek ya da bilmeyerek katılanların sorgulanmasından daha doğal ne olabilir? Başbakan Erdoğan'ı bu soruşturmanın başsavcısı ilan edenler karartma yapıyor. Demokratik bir ülkede, demokrasinin beynine kurşun sıkmaya çalışanlara yönelik bir soruşturmada, ülkenin Başbakanının bu soruşturmanın arkasında dik durması, siyasi iradesini cesurca ortaya koyması görevi ve sorumluluğudur. Geçmiş hükümetlerin yaptığı gibi engellemeye-üstünü örtmeye mi çalışsın? Yoksa Cumhuriyetin savcılarına, "Hükümet olarak arkanızdayız, bize düşen ne varsa yapmaya hazırız" deyip onları cesaretlendirsin mi? Siyasi otoritenin görevi yargıya yardımcı olmak, onlara adam gibi bir soruşturma yapmak için her türlü imkânı sunmaktır. Yargıya baskı yapılmasını engellemektir. Başbakan'ın "Evet davanın savcısıyım" sözü bu siyasi iradeyi ortaya koymak maksadı ile söylenmiş bir sözdür, güçlü bir iradenin ifadesidir. Ancak demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerin demokrasi karşıtı bir oluşumun avukatlığına soyunması anlaşılabilir-kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Demokrasi dışı yollarla iktidar olma arzusu normal değildir. Aynı şekilde iktidarları anti-demokratik yollarla işbaşından uzaklaştırma çabası da yanlıştır. Bunu sağlamak için örgütlenenler sıfatları ne olursa olsun dışlanmalı, bu amaçla suç işleyenler de cezalandırılmalıdır. Siyasi partilere düşen bu demokrasi dışı oluşumların karşısında yer almaktır.