Geçtiğimiz cumartesi günü Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi hedefleyen çifte protokol, 3 saat süren krizin ardından imzalandı. 1915 olaylarından 94 yıl sonra iki ülke arasındaki tarihî sorunun tarihe gömülmesinin ilk resmî adımları atıldı. Eğer Ermenistan işgal ettiği Azeri topraklarının en azından bir kısmından çekilirse Türkiye ile Ermenistan arasındaki kapı 16 yıl sonra tekrar açılacak. Ermenistan'ın 'Diaspora'nın da baskısı ile protokolleri imzalamaya yanaşmaması ve son anda kriz çıkarması ABD'nin ve Rusya'nın Ermenistan üzerine baskı kurması ile aşıldı. Zaten Ermenistan-Azerbaycan ve ona bağlı olarak Türkiye-Ermenistan arasındaki sorunların çözümü için Rusya'nın ve ABD'nin samimi çabası şarttır. Bu iki gücün bölgesel çıkarları artık bu sorunun çözülmesini gerektiriyor. İlk kez onların bölgesel çıkarları ile bizim çıkarlarımız da örtüşüyor. Bu nedenle sorunun çözümü konusunda çok iyimserim. Bu örtüşmeye AK Parti hükümetinin proaktif dış politika tercihini de eklediğimizde iyimserliğiniz artıyor. Bu protokollerin imzalanması ile kim kazandı-kim kaybetti tartışması yapılıyor. Ermeni kamuoyunun ve 'Diaspora'nın tepkisine, Ermeni Hükümetinin son anda kriz çıkarıp gönülsüz imza atmasına bakılırsa Ermeniler bu işten zararlı çıktıklarını düşünüyorlar. Bence yanlış bir düşünce. Bu protokole imza atan Ermenistanlı siyasetçiler bu ülkeyi açlıktan, sefaletten kurtarmanın ilk kıvılcımını çakmışlardır. Türkiye'de muhalefet partilerinin tepkilerine bakılırsa 10 Ekim, 'tarihî bir gün' değil 'kara bir gün'... Bahçeli Ermenistan'a taviz verildiğini düşünüyor. CHP'li Onur Öymen "Üzüntü ile karşılıyoruz" diyor. Oysa salonda imzalar atılırken Sayın Davutoğlu neşeli ve rahat bir profil çizerken Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbantyan barış protokolü değil de 'ölüm fermanı' imzalayan bir ruh hâli içinde görünüyor. Muhalefet partilerimiz hükümetin son yıllarda diplomasi alanında elde ettiği başarıyı kıskanmasın. Herkes çok iyi biliyor ki Ermenistan'la başlayan süreç bal gibi lehimizedir. Milletvekilleri gönderip Türkiye'de şov yapmaya kalkan Azerbaycan'ın da lehinedir. Bu süreçten olumsuz etkilenecek olan Diaspora, Gürcistan ve İran olabilir. 2015 yılına kadar Diaspora Türkiye ile Ermenistan arasında bir yakınlaşma istemiyor. 2015 yılı 1915 olaylarının 100'üncü yıl dönümü. 2015'te soykırım tazminatı talepleri, sigorta şirketleri nezdinde artık geçersiz hâle geliyor. Türkiye'den toprak ve tazminat talep eden radikal Ermenilerin süreci engelleme çabalarının sebebi bu. Oysa bilmiyorlar ki barışın Ermenistan'a katacakları çok daha fazla. Bu protokollerin hayata geçirilmesinin önünde iki kritik nokta var. Birisi, Dağlık Karabağ'daki Ermenistan işgali bitmeden Sayın Erdoğan'ın harekete geçmeyeceği. Ermenistan hükümeti açısından da iki protokolün soykırım iddialarını sorgulamak amacıyla "Ortak tarih komisyonu" kurulmasını içermesinin oluşturacağı tepkiler. Bu iki sorun aşılırsa her şey yolunda gider. 7 yıldır AK Parti hükümeti ve Türk diplomatlar bir kuyumcu titizliği ile ülkemizin etrafında bir barış alanı örmeye çalışıyorlar. "Komşularımızla sıfır sorun" stratejisi ve uluslararası sorunlarda çözüm arayan ve kolaylaştırıcı bir misyon üstlenmiş Türk diplomasisi doğru yoldadır. Barışın egemen olduğu yeni bir Kafkasya düzeni herkesin çıkarınadır. 10 Ekim 2009 tarihi Türk diplomasisi için bir başarı günüdür. Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti hükümeti olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. AK Parti hükümetini, cesaretini devam ettirmeye davet ediyorum. Bu sorunu çözen her sorunu çözer.