Erdoğan'ın Fas'ta kendisini takip eden medya temsilcileri ile yaptığı sohbet mesajlarla dolu bir basın toplantısıydı. Başbakan her konuda muhataplarına cevap verirken, kendinden emin ve sakin bir tavır sergiledi. Başbakan son gezilerine ayrı uçakta gittiği için, medya temsilcileri sohbet etme fırsatı bulamıyorlardı. Zaten bir grup işadamı da aynı nedenle geziye katılmaktan son anda vazgeçmişti. Türkiye'den gelen istifalar da geziye düşen başka bir gölge idi. Erdoğan'ın sohbeti medya temsilcileri için büyük bir imkan oldu. İncirlik üssü ve Ermeni meselesi Erdoğan'ı üzen konuların başında İncirlik Üssü ile ilgili taleplerinin reddedilmesi halinde ABD'nin Senatosunda Ermeni soykırımını tanıyacağına ilişkin spekülasyonlardı. ABD senatosunun şimdiye kadar böyle bir şey yapmadığına dikkat çeken Erdoğan, bundan sonra da böyle bir şey olacağına inanmadığını vurguladı. Erdoğan İncirlik Üssü'nün kullanılması konusunda hassasiyet gösterdiklerini hatırlatarak, ABD'nin her isteğinin kabul edilemeyeceğinin işaretlerini de verdi. Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili yapılan çalışmaları da anlatan Erdoğan, Türkiye'nin belge ve bilgi verme konusunda hazır olduğunu ama Ermenilerin bir araya gelmekten kaçtığını söyledi. Türkiye'nin böyle bir suçlamayı kabul etmesinin mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, önümüzdeki günlerde bu konuya taraf olan ülkeleri uyaracaklarının altını çizdi. Erdoğan Ermeni meselesi konusunda CHP'nin duyarlılığını da gündeme getirmeyi ihmal etmedi. Türkiye Ermeni soykırımı iddialarının gerçek olmadığını ispatlama konusunda biraz geç davranmadı ama ortaya çıkardığı belge ve bilgilerle bu ihmalkarlığı bertaraf etti. Ben yetkilileri bu başarılarından dolayı kutluyorum. Kıbrıs ve AB konusu Erdoğan Kıbrıs ile ilgili gelişmelerin yanlış yansıtılmasından ve anlaşılmasından duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. Başbakan Kıbrıs'ta fiili bir durumun varlığından bahsederken hamaset yapmanın bu işi çözmediğini, mektup teatisi yapılan Gümrük Birliği protokolü ile de Rum kesiminin tanınmasının söz konusu olmadığını hatırlattı. AB ve Kıbrıs ile ilgili gelişmeleri çok yakından takip eden bir gazeteci olarak Erdoğan'a bu konuda hak vermemek mümkün değil. AK Parti iktidarı göreve geldiği günden bu yana Kıbrıs meselesinin çözümü ve Türkiye'nin, AB'ye üyeliği için gece gündüz demeden çalışıyor. Bu özverili çalışmaları inkar etmek,sağduyu sahibi insanlara yakışmaz. Kıbrıs ve AB konusunda riyakarlık yapanlar ve karşı çıkanların pişmanlık duyacakları günü sabırla bekliyorum. Medyanın tutumuna eleştiri Toplantının ağırlıklı konularından biri de iç politikadaki gelişmelerdi. Erdoğan bu konuda da soru yağmuruna tutuldu. Medyanın kendisi ile ilgili tutumunu eleştiren Başbakan Erdoğan, kendisine ulaşılmadığına ilişkin iddialara da sert karşılık verdi. Danışmanlarının etrafında duvar örmediğini, her zaman halk ile beraber olduğunu, basın mensupları ile görüşmeye çalıştığını ama kendisinin de bir sekreter gibi çalışmasının düşünülemeyeceğini ifade eden imalı cümleler sarfetmeyi tercih etti. Erdoğan'ı üzen konulardan diğeri ise partisindeki istifalardı. Erdoğan'ın bu konudaki sorulara verdiği cevaplardan, üzüldüğünü hissetmemek mümkün değildi. Aralıklı gerçekleştirilen istifalara alıştırıldığını söyleyen Erdoğan, "Bir yerden düğmeye mi basıldı?" sorusuna ''Düğme tek değil, düğme çok'' şeklinde manidar karşılık vermesi de dikkat çekiciydi. Erdoğan milletvekillerinin istifasının yanı sıra Meclis'teki çalışma temposundan da memnun olmadığını dile getirdi. Milletvekillerinin devamsızlığından yakınan Erdoğan Hükümet olarak işsizliğin azaltılması ve küçük esnafların korunması konusunda başarılı olamadıklarını da söylemekten çekinmedi. Başbakan Erdoğan'ın işi çok zor. Bizim tavsiyemiz sakin ve soğukkanlı olmalı, diyalog ve hoşgörü ile meseleleri çözmeli.