Süper Ligde şampiyon da belli oldu, küme düşenler de. Ben futbolu çok yakından takip eden birisi değilim. Sıradan bir Fenerbahçe taraftarıyım. Sadece milli maçları ve Fenerbahçe'nin maçlarını merak eder, izlerim. Bu işin bu kadar dışında biri olmama rağmen son bir aydır futbol camiasında olup bitenler benim gibi ilgisiz bir adamın bile dikkatini çekecek seviyede. Tribünlerde açılan pankartlardan tutun da, sahada birbirinin boğazını sıkan, birbirine ağza alınmaz küfürler savuran futbolculara, tribünleri terörize eden hasta ruhlu holiganlara kadar bizleri hatta çocuklarımızı rahatsız eden bir dizi görüntü ve gelişme var. Rakip kulüp için "düşmanlığımız ilelebet sürecek" diyecek noktaya gelmiş bir kulüp başkanının varlığı başka bir realite. Ne oluyor kardeşim hayırdır! Biz futbolu sporun bir kolu olduğunu, insanların bu kolektif oyunu spor yapmak için oynadıklarını sanıyoruz. Sanki olup bitenler sarf edilen sözler futbolun bir spor dalı değil de bir savaş oyunu olduğu izlenimini veriyor. Yazık nedir bu olup bitenler? Biz; medeni dünyada olduğu gibi çıkıp sahada adam gibi oyununu oynayan, keyifli futbol izlememize vesile olan, galibiyeti de mağlubiyeti de hazmedilecek olgunlukta futbolcular, onların gençlik enerjisini sadece spora yönlendiren ve ahlaklı-örnek insanlar olması için çaba sarf eden teknik adamlar ve yöneticiler istiyoruz. Biz birbirini parmak sallayarak tehdit eden, mafya liderleri gibi siyah gözlükler takıp 30 korumayla gezen yöneticiler istemiyoruz. Futbola gönül vermiş, davranışlarıyla-oturup kalkmasıyla, yaşam biçimiyle o kulübün ve taraftarlarının gençlerine 'rol model' olabilecek, aklı başında eğitimli yöneticiler istiyoruz.