Füze Kalkanı Sistemi

A -
A +

NATO'nun Lizbon Zirvesi'nde 28 üye ülke savunma sisteminde uzlaşmaya vardı. İttifakın önümüzdeki 15 yıllık yol haritasını belirleyen stratejik konsept kabul edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu zirveye gitmeden günlerce önce iyi bir hazırlık yaptı. Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Dışişleri ve Savunma Bakanlarının katılımı ile Köşk'te bir zirve gerçekleştirdi. Bu zirvede Türkiye'nin Lizbon zirvesinde görüşülecek konularla ilgili yol haritası belirlendi. Sayın Cumhurbaşkanı zirveye katılacak liderlere ve NATO Genel Sekreteri'ne bir mektup gönderdi. Bu mektupta zirvede karara bağlanacak konularla ilgili Türkiye'nin düşüncelerini, beklentilerini ve hassasiyetlerini ortaya koydu. NATO Genel Sekreteri ve zirveye katılan liderler Türkiye'nin tutumunu ve hangi konu başlığında hangi adımı atabileceğini zirveden önce biliyorlardı. Kabul edilen stratejik konsepte bakılırsa Türkiye'nin beklentilerinin karşılandığı görülüyor. Zirvede füze savunma sistemi güncel başlık olsa da NATO-AB ilişkileri başlığı bizim açımızdan önemli bir başlıktı. Türkiye'nin AB ortak güvenlik ve savunma politikasına tam katılımın önündeki engellerin aşılması bizim açımızdan önemliydi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamaya bakılırsa bu konuda önemli mesafe alındığı anlaşılıyor. Belgede herhangi bir ülkenin tehdit olarak zikredilmemesi, güvenliğin bölünmezliği ve maliyetin ortak paylaşımı gibi taleplerimizin karşılanması önemli bir diplomatik başarıdır. Ama işin zor kısmı yeni başlıyor. Belgede teknik konular yok. NATO ile Türkiye arasındaki çetin pazarlıklar teknik konularda yaşanacak. Zirvede tehdit olarak "Ortadoğu Bölgesi" ifadesinin belgede yer almasını isteyen Fransa geri adım atmak zorunda bırakıldı. Zirvede Türkiye'nin beklentilerinin karşılanmış olması füze kalkanı sistemi ile ilgili endişelerimi kısmen giderdi. Belgede herhangi bir ülke veya bölgenin isminin yer alması zaten doğru olmazdı. Soğuk savaş döneminde bile NATO belgelerinde hiçbir zaman Sovyetlerin ismi zikredilmedi. Ama Sarkozy bu projeyi başarısızlığa uğratmak için böyle bir talepte bulundu sanıyorum. Ama sonuç alamadı. Füze savunma sisteminde düğmeye basma yetkisinin tek ülkeye verilmesi düşünülemez. NATO düğmeye basacak bir kontrol mekanizması oluşturacak ve bu mekanizmada Türkiye de yer alacak. Yani üyelerden habersiz düğmeye basılamayacak. Türkiye füze savunma sistemleri konusunda maalesef çok geri kalmış bir ülke. Türkiye oluşturacağı füze savunma sisteminin NATO bünyesinde maliyetinin paylaşılmasını istiyor. Bu konuda olumlu sonuç alınmış gibi görünüyor. Genel konsept kabul gördü ama asıl ayrıntılar ve zorlu müzakereler teknik konularda olacak. Bu konularda Türkiye'nin iyi bir hazırlık yapması ve tezlerini teknik detaylara da yansıtması gerekiyor. Türkiye'nin NATO ile çözmesi gereken önemli bir ayrıntı var. Türkiye'nin doğusundan, mesela İsrail veya İran'dan gelecek füze tehdidine karşı mesafe yakınlığı nedeniyle üzerinde anlaşılan füze kalkanı sistemi pratikte koruma sağlayabilecek mi? Bu teknik olarak mümkün değilse bu açık neyle nasıl kapatılacak? Ayrıca doğudan batı dünyasına yönelmesi muhtemel nükleer başlıklı füzeler nerede vurulacak? Türkiye üzerinde vurulması halinde oluşacak nükleer serpinti ne olacak? Bu detaylar belirlenmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.