Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), "Türkiye'nin Basın Özgürlüğü Krizi" başlığı altında 2012 raporunu açıkladı. Raporun Türkiye ile ilgili bölümüne bakarsanız, ülkemizde faşist bir yönetimin işbaşında olduğunu sanırsınız "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümeti basına karşı yakın tarihin dünya çapında en büyük saldırısını yürütüyor" cümlesini bu rapordan aldım. CPJ Türkiye'de Basın Özgürlüğü'ne ilişkin raporu bakın kimlere hazırlatmış? Raporu hazırlayanlardan birisi IPS İletişim Vakfına ait "Bianet" internet sitesinde yazılar yazan Özgür Öğret. IPS İletişim Vakfı Ertuğrul Kürkçü'nün Genel Sekreteri olduğu bir vakıf. Güya bu arkadaş bağımsız bir gazeteciymiş, serbest çalışıyormuş. Anılan internet sitesi sol görüşlü yorumculara yer veren hükümete muhalif bir site. Raporu hazırlayanlardan biri de 'Birgün' gazetesi muhabiri Nebahat Kübra Akalın. Birgün gazetesinin yayın çizgisi ortada. Şu anda AK Parti'ye en muhalif gazete. Üçüncü raportör AFP (Agence France Press) ajansının Türkiye muhabiri Şafak Timur. Üçü de sol görüşlü ve hükümete, AK Parti'ye muhalif. Bu gazetecilerin tarafsız ve bağımsız bir rapor hazırlayabilmeleri mümkün mü? Bunları seçenler iyi niyetli değiller. Amaçları da basın özgürlüğünü araştırmak filan değil. CPJ, raporun hazırlık sürecinde Adalet Bakanlığı'na mektup gönderiyor. 100'den fazla gazetecinin mesleki faaliyetleri nedeniyle özgürlüklerinden yoksun kaldığını iddia ediyor. Bakanlık da hemen cevap yazarak "Bu 100 kişinin isim listesini bildirin inceleyip size bilgi verelim" diyor. CPJ'den tık yok. 2011 Raporu'nda "8 kişi gazetecilik faaliyetinden yargılanıyor" diyen CPJ, 2012'de 76 kişilik liste yayınladı. Bu 76 kişilik listedekilerin büyük bölümü 2011'e de yargılanıyormuş. Ne oldu da; 2011'de bu isimleri gazeteci olarak değerlendirmeyen CPJ, bir yıl sonraki raporunda bunlara gazeteci olarak yer verdi. İlk grupta doğrudan gazetecilik faaliyeti yaptıkları için cezaevinde olduğu iddia edilen 61 kişi var. 61 kişinin 8'i mahkûm olmuş, kalanların davaları devam ediyor. İkinci grupta da gazetecilikle ilişkileri daha belirsiz olan 15 isim var. Bu 15 isimden 7'si hüküm giymiş. DHKP-C, PKK, TİKKO ve TKPML gibi örgüt üyelerini gazeteci maskesi altında korumak inandırıcı bir çaba değil. Silah taşımak, resmî belgede sahtecilik, Marinaya patlayıcı madde koymak, banka soygunu, polis ve bekçi öldürmek, tekel satış deposunu bombalamak, güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girmek, polis karakolunu bombalamak, PKK'nın dağ kadrosuna eleman toplamak... bunlar mı gazetecilik faaliyeti? Koruma Komitesine önerim; ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi ile oturun bu 76 dosyayı ve ismi tek tek tekrar inceleyin ve daha fazla rezil olmayın. Türkiye'de Ergenekoncuların ve ulusalcıların ya bilerek ve isteyerek, ya da bilmeden oyununa gelmişsiniz. Raporunuzdaki tespitlerin büyük bölümü yanlış bilgilere dayanıyor, abartılı ve taraflı. Basın özgürlüğü alanında her şey mükemmel değil, sorunlar var ama raporda çizilen tablo gibi de değil...