Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Harp Akademilerinde merakla beklenen konuşmasını yaptı. İki saate yakın süren akademik bir konuşmaydı. "Güncel konulara girmeyeceğim. Güncel konulardaki düşüncelerimi önümüzdeki hafta yapacağım basın toplantısında dile getireceğim" açıklaması hepimizin merak ve ilgisini bugünden alıp önümüzdeki haftaya taşıdı. Değişik bir konuşma yaptı Genelkurmay Başkanı tehdit havasında olmayan, sivil hayata ayar verme duygusu uyandırmayan, yukardan bakma-had bildirme biçiminde bir konuşma değildi. Çoğulculuğu önemseyen-demokrasi ve şeffaflık vurgusunu kapsayan bir konuşmaydı. Konuşmada yeni bir üslup söz konusuydu. Yasaların kendilerine sağladığı yetkiler çerçevesinin dışına çıkmayan, siyasete saygılı, siyasi otorite ile gerginliğe yol açmayacak bir tarz hâkimdi. Orgeneral Başbuğ; terör ve terörle mücadele, sivil-asker ilişkileri, demokrasi ve laiklik gibi üç önemli konuda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüş ve düşüncelerini akademik bir yaklaşımla ortaya koydu. Bu problemli üç alanla ilgili akademik ve bilimsel bir arayış içinde oldukları izlenimini verdi. Liberal bir dil kullandı. Konuşmasında akademik dünyadan ve Obama'dan örnekler verdi, onlara atıflar yaptı. Sivil-asker ilişkilerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çoğulculuğun ve demokrasinin önünde bir engel olmadığının askerin demokrasiye bağlı olduğunun altını çizdi. TSK'nın yasalar çerçevesinde ve yasal platformlarda görüşlerini ve duyarlılıklarını ortaya koyacağını ama karar ve sorumluluğun sivil otoriteye ait olduğunu belirtmesi sivil-asker ilişkilerinin sınırlarını net bir biçimde belirleyen bir tespitti. TSK adına kendisinin dışında kimsenin konuşamayacağını belirtmesi önemli bir yeniliktir. Orgeneral Başbuğ, konuşmasının büyük bir bölümünü etnik siyaset-terör ve terörle mücadeleye ayırdı. Etnik kimlikler üzerinden siyaset yapmanın yanlış olduğunu vurgulayarak DTP'ye gönderme yaptı. Sadece askeri tedbirlerle terörle mücadelenin başarılı olamayacağını, suça bulaşmamış insanların dağdan indirilmesi için mevcut yasal düzenlemelerin daha da ileri götürülebileceği mesajı çok önemliydi. Hükümete ve sivil siyasete adeta bir çağrıydı. Terörle mücadeleyi anlatırken teröristlerle bölge halkını birbirinden ayırmaya özen gösterdi. 30 yıldır terörle mücadele devam ediyor ve hâlâ dağa çıkışlar sürüyorsa bu işin bir yerinde eksiklik olduğunu, bu eksikliğin sivil otoritece giderilmesi gerektiğini vurguladı. "Irak'ın kuzeyinde terör örgütü eskisi kadar rahat değil" tespiti ile Barzani'ye gönderme yaptı. Alt kimlik-üst kimlik konularına değinirken "Türkiye halkı" üst kimliği vurgusu yeni bir bakıştı. Başbuğ'un konuşmasında Türkiye'de demokrasinin ve laikliğin geleceğine ilişkin yaptığı önemli değerlendirmeler de var. Etnik kimlik ve din üzerinden siyasete karşı çıkan orgeneral Başbuğ TSK'nın dine karşı olmadığını ve mütedeyyin insanların inançlarını özgürce yaşamaları gerektiğini belirtti. Genelkurmay Başkanının konuşmasında AB konusuna hiç girmemesi kanımca bir eksiklikti. "Onurumuzla oynatmayız" vurgusu önümüzdeki hafta yapacağı basın toplantısının ipuçlarını verir gibiydi.