Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan eski Polis Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin savcıya verdiği ifadede, "Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi dahilinde, Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak'ın talimatıyla 150-300 polis ve askerden oluşacak S-1 adlı birimi kurmak için çalıştığını" söylemiş. Daha da ileriye giderek, "7 Ocakta gözaltına alınmasam, 12 Ocakta Genelkurmay'da törenle göreve başlayacaktım" demiş. Gazetede bu haberi okuduğumda önce şaşırdım, sonra da güldüm. Öncelikle şu hususun altını çizeyim; Ergenekon soruşturmasını önemsiyorum. Ayrıca hangi gerekçe ile olursa olsun, TSK dahil tüm devlet kurumlarının eylem ve işlemlerinde asla hukuk dışına çıkmamasından yanayım. "Hukuk dışına çıkanlardan da makam ve mevkileri ne olursa olsun adalet hesap sormalıdır" diyorum. Yeter ki amaç, bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olsun. Ancak İbrahim Şahin gibi bazı isimler, biraz da hedef şaşırtma ve karartma yaparak öyle ifadeler veriyorlar ki, şaşırmamak mümkün değil. Eğer TSK'nın rutin işleyişini ve nasıl iş gördüğünü biliyorsanız, bu ifadelerdeki çelişkileri rahatlıkla fark ediyorsunuz. Bilmiyorsanız kafanız karışabilir, hatta şüpheye düşebilirsiniz. İbrahim Şahin'in söylediklerinin doğru olup olmadığını mahkemeler ortaya çıkaracaktır. Dikkatlerden kaçmaması gereken, bunları söyleyen İbrahim Şahin'in Susurluk'tan dolayı Yargıtay tarafından onaylanmış 6 yıl hapis cezası var. Böyle cezaya çarptırılmış birisinin devlette görev alması mümkün değildir. Dolayısı ile anlattıkları, ancak bir Muz Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri'nde olabilecek şeyler. Genelkurmay Başkanlığı, bir iş yapacaksa, kala kala geçmişte suç işlediği kesinleşmiş ve ceza almış İbrahim Şahin'e mi kaldı? Genelkurmay'ın emrinde on binlerce subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş ve er dururken, İbrahim Şahin gibi mimli ve devletin istihbarat birimlerince takip altında tutulduğu bilinen eski bir polis şefinden mi medet umdular? Genelkurmay Harekât Başkanı, İstihbarat Başkanı dururken İbrahim Şahin'e, görevi basınla ilişkiler olan İletişim Daire Başkanı niye talimat versin? İletişim Daire Başkanı'nın İbrahim Şahin'e talimat vermesi, TSK'nın sistemi içerisinde olabilecek bir işlem değildir. Genelkurmay İkinci Başkanı ve Genelkurmay Genel Sekreteri gibi iki makam dururken, Genelkurmay Başkanı böyle bir görevi neden İletişim Daire Başkanı'na versin? Şahin'in, "Genelkurmay'da törenle göreve başlayacaktım" açıklaması da zırvalamanın doruğa ulaştığı noktadır. Genelkurmay Başkanlığının görev ve yetkileri yasalarla belirlenmiştir. TSK, yasaların kendisine vermediği hiçbir yetkiyi, hakkı kullanmaya kalkışmaz. Hele hele Orgeneral İlker Başbuğ gibi, "Hukuk Devleti" ilkelerine sadık kalma, "hukukun sınırları" içinde kalma konularında kılı kırk yaran, titiz bir genelkurmay başkanının döneminde, iddia edilenlerin yapılabilmesi âdeta imkânsızdır. Böyle bir dönemde İbrahim Şahin, genelkurmayın önünden bile zor geçer. ..... Kemiği biten yaratık, yine bana saldırmış. Çatlasan da patlasan da seni adam yerine koyup cevap vermeyeceğim. Davaları başlattım, sana adalet cevap verecek. Neden cevap vermediğimi Hazreti Mevlana'nın bir sözü ile özetleyeyim. Diyor ki Mevlana: "Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek cevabım var. Ama bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye."