Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dün Meclis'te, son yasama yılı açılış konuşmasını yaptı. Cumhurbaşkanının "Bu seçildiğim görev süresi içerisinde benim son yasama yılını açış konuşmam" sözü abartılı yorumlara sebep oldu. Bazı gazeteci arkadaşlar bu cümle ile önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde tekrar aday olma kapısını açık bıraktığını söylüyorlar. Doğrudur, bundan daha doğal ne olabilir? Sayın cumhurbaşkanı emekli olup Kayseri'de bağ-bahçe, çiçek-böcek işleriyle vakit geçirecek kadar yaşlı ve dünya işlerinden elini çekecek birisi değil. Dışişleri bakanlığı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış, müthiş bir tecrübeye sahip, İslam dünyasını ve Ortadoğu'yu, batı dünyasını ve batının kurumlarını çok iyi tanıyan bir devlet adamının, yaşı-sağlığı müsaitken, "ben köşeme çekiliyorum" deme lüksü yoktur. Böyle bir karara, onu bu makamlara iradeleri ile taşıyanlar itiraz edeceklerdir. Ancak hepimiz şunu çok iyi anlayalım artık, Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına aday olması halinde Sayın Gül ve eşinin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan'dır. Bu konuda ufak bir tereddüdüm yoktur. Eğer Sayın Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olmayı istemez ise Sayın Gül'ün cumhurbaşkanı adayı olması muhtemeldir. Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olup seçilmesi durumunda; Sayın Gül'ün başbakanlığa talip olması muhafazakâr camianın arzusudur, talebidir.
Sayın Cumhurbaşkanı siyaset üstü kalarak görüşlerini beyan etti. Konuşmanın geneline baktığınızda Başbakanla ters düşme arzusundan ziyade onun ve hükümetin boş bıraktığı, eksik kalan alanları tamamlayan bir konuşmaydı. Başbakan Erdoğan da konuşmayı, çok iyi hazırlanmış bir konuşma olarak değerlendirdi. İki kadim dost ve kardeşi her fırsatı kullanarak birbirine düşürmeye çalışanlar yine başaramadılar.
Demokratikleşme Paketi
Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı tarihî demokratikleşme paketi; siyasi partilerimiz hariç iç ve dış kamuoyu tarafından heyecanla karşılandı. Korkmadan ve hiçbir komplekse kapılmadan hazırlanmış devrim niteliğinde değişiklikler var. 27 Mayıs'ın,12 Eylül'ün ve tek parti döneminin putları bir bir yıkılıyor şükür. Pakette; Ruhban Okulu'nun açılması, jandarmanın statüsünün yeniden düzenlenmesi, Alevi vatandaşlara ilişkin düzenlemeler, terörle mücadele kanununda bazı değişikliklerin yapılması, tutuklu vekiller ve gazetecilerle ilgili düzenlemelerde yer alsaydı tadından yenmezdi. Bu eksiklikler de en kısa sürede tamamlanır inşallah.
Muhalefetin eleştirilerine gülüp geçin. Kılıçdaroğlu basın özgürlüğü ile ilgili Başbakanı eleştiriyor ama yaptığı basın toplantısında kendisi de soru almıyor. Başörtüsü yasağının kaldırılması ve özel okullarda ana dilde eğitim konusuna girmiyor. Demokratikleşme paketinin "şu maddelerini destekliyor, şu maddelerine karşı çıkıyoruz" demiyor. Ne dediği belli değil. Hem "görüşümüz alınmadı" diyor hem de "paket bizim demokrasi paketimizin kötü bir kopyası" diyor. Kafası karışık. Bence muhalefet "yetmez ama evet" deseydi daha fazla sempati toplardı.