HSYK seçimleri yapıldı. Türkiye'nin dört bir yanında görev yapan hâkim ve savcılar sandık başına gittiler. Kendilerinin özlük, disiplin nakil ve atama işlerini yapacak HSYK üyelerini seçmek için oy kullandılar. Oy kabinlerinde kamera yoktu, bakanlıktan herhangi bir görevli yoktu. Oy kullanan hâkim ve savcılar kendi vicdanları ile baş başa kalarak oy pusulalarına iradelerini yansıttılar. Oy kabininde kimin hangi adaya oy verdiğini bir kendileri bir de Allah bilir. 12 bine yakın yargı mensubunun katılımı ile gerçekleşen seçimi bazı çevreler "şaibeli" gösterme gayretindeler. Neymiş efendim; Adalet Bakanlığı liste çıkarmış, yargı mensuplarına baskı uygulamış falan filan. Kardeşim, saçmalamaya devam ediyorsunuz. Oy verme kabininde vicdanı ile baş başa kalan bir insana nasıl baskı uygulanır? Bakanlık nereden bilebilir, kimin kime oy verdiğini? 12 bin hâkim ve savcının iradesine saygısızlık etmeyin. Efendim bakanlık liste çıkarmış, bu listeyi desteklemiş ve liste firesiz kazanmış. Bir an için bakanlığın liste çıkardığını doğru kabul edelim. 12 bin hâkim ve savcı oy kabininde oy kullanırken bakanlığı mı dinledi, vicdanını mı dinledi? Oy kabininde eşinizin bile kime, nasıl oy verdiğini bilemezsiniz. Diyorlar ki: "Bu şekilde oluşan yeni HSYK, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını nasıl artıracak?" Güldürmeyin beni. Yargı tarafsız mıydı? Yargı bağımsız mıydı? HSYK belli bir ideolojik görüşün tamamen hâkim olduğu bir yapıydı. Ayrıca bağımsızlığını en çok ihlal eden de HSYK değil miydi? Şimdi oluşan yapıda her görüşten üye var. Adalet Bakanlığından iki üyenin hâkim ve savcılardan oy alarak seçilmesi neden sorun ediliyor? Bu insanlar siyasetçi değil yargıç. Aday olmak da en tabii haklarıdır. Bu saçmalıkları bir kenara bırakıp 12 bin hâkim ve savcının oylarıyla ortaya çıkan daha mantıklı gerekçelerle analiz etmek lazım. Anlaşılan o ki, hâkim ve savcılar iradelerini değişimden yana ortaya koymuşlar. Oy kullananların HSYK'nın bir muhalefet partisi gibi hareket etmesinden rahatsız oldukları anlaşılıyor. HSYK'nın çeşitli davalara müdahale etmeye çalışmasından duyulan rahatsızlığın sandığa yansıdığı kesin. Savcı Sacit Karasu ve Savcı Ferhat Sarıkaya'yı TSK'nın isteği doğrultusunda meslekten atan HSYK üyelerinin bağımsız ve tarafsız olmadığına ilişkin oluşan inanç seçim sandığına etki etmiştir. HSYK ve Yüksek Yargının toplumda tasvip edilmeyen uygulamalarının hâkim ve savcıları da kaygılandırdığı anlaşılıyor. Hakim ve Savcılar bu seçimde yüksek yargı organlarına oyları ile önemli mesajlar vermişlerdir. Onların sandığa yansıyan iradelerine saygısızlık edeceğinize verdikleri mesajları anlamaya ve yüksek yargıya çekidüzen vermeye çalışın. Bu seçimlerde YARSAV denilen derneğin hâkim ve savcıların çok azınlıkta kalan bir bölümünü temsil ettiği anlaşıldı. Bu seçimlerde YARSAV'ın abartıldığını fark ettik. Türk yargısının, sesi gür çıkan 350 Yargıtay ve Danıştay üyesinden ibaret olmadığını gördük. Mutlu azınlık bağıra-çağıra çoğunluğu yönetiyormuş. Bu seçimle mutlu azınlığın yargıdaki kast sistemine darbe vurulmuştur. Basınımızın da bu seçim sonuçlarından ders çıkarması gerekiyor. Kahraman edalarıyla dolaşan Osman Kaçmaz, İlhan Cihaner ve YARSAV'ın hâkim ve savcı camiasındaki yeri ve etkisi ortaya çıkmıştır. Onları her gün ekranlara taşıyıp kahraman gibi takdim etmekten vazgeçin artık.