Anayasa Mahkemesi üyeleri dün yeni başkanını seçti. Gürültüsüz-patırtısız, toplumu ve gündemi germeden yüksek yargıçlara yakışır bir seçim oldu. Eskiden sancılı, tartışmalı yapılan bu işler şimdi normal prosedürü içinde yapılır hale geldi. Çünkü artık hiçbir kurum Yüce Mahkemeyi, Yargıtay'ı, Danıştay'ı arka bahçesi gibi göremiyor, bu kurumlara müdahale edemiyor. Bu kurumlar da kendi prosedürlerini işleterek bağımsız iradeleriyle işlerini tıkır- tıkır yapıyorlar. Eskiden AYM başkanlık seçimi aylar öncesinden tartışılmaya başlanırdı. Sistemin istemediği adaylar kirli bilgilerle yıpratılırdı. Askerler bu seçimlere bir şekilde müdahil olurlardı. Onun adamı, bunun adamı tartışmaları yaşanırdı. AYM'nin son yaptığı Başkanlık seçimi bize bu işlerin normalleştiğini, demokratik ülkelerdeki olgunluğa ve standartlara ulaştığımızı gösteriyor. Çok şükür biz de artık bu işleri kavgasız gürültüsüz ve gerilimsiz yapabilir hale geldik. Yüce Mahkeme'nin başkanlığına tekrar Haşim Kılıç seçildi. Haşim Kılıç sıradan bir isim değil. Türkiye'nin normalleşmesinde, demokrasimizin gelişmesinde ve son 10 yıldaki önemli krizlerin kazasız-belasız atlatılmasında çok önemli roller üstlenmiş isimsiz bir kahraman o. Haşim Kılıç'ın kıvrak zekâsı, uzlaşmacı kişiliği, demokrasiye olan sarsılmaz inancı olmasaydı emin olun bugün Türkiye çok farklı noktalarda olabilirdi. Haşim Kılıç'ın bu süreçte; ülkenin başına gelmesi kaçınılmaz olan hangi kaza ve belaları önlediğini, ülkeyi hangi uçurumların kenarından geri döndürdüğünü ileride tarih yazacaktır. Eğer Sayın Kılıç ve ona inanan birkaç üye olmasaydı bugün AK Parti diye bir parti olmayacaktı. Türkiye'ye çok önemli hizmetler vermeye devam eden bu siyasi kadro bugün siyasi yasaklı olacak, Türkiye'nin siyasi, ekonomi, diplomatik ve demokratik alanda başlattığı tüm hamleler de yarım kalacaktı. Daha dün Türkiye'nin ayağına bağlı zincirleri kırmak ve ülkenin demokratik standartlarını yükseltmek ve ülkenin temel sorunlarına çözüm bulmak için yapılan 26 maddelik reform niteliğindeki Anayasa değişikliği maalesef mahkemeden geri dönecekti. Ben sadece iki örnek verdim bunlara benzer onlarca örnek var. Öncelikle Allah-u Teala Sayın Kılıç'ı AYM üyeliğine seçen rahmetli Özal'dan, sonra da Sayın Kılıç ve arkadaşlarından razı olsun. Ergenekon zihniyetine teslim olmadılar, tehdit ve şantajlara boyun eğmediler. Ülkelerini, bu fakir milletin geleceğini düşündüler, vicdanlarının sesini dinlediler. Türkiye'yi ve milleti çok önemli belalardan korudular. Sayın Kılıç 1990 yılından bu yana AYM'de çalışıyor. 21 yıllık sürede 8 yıl başkanvekilliği, 4 yıl da başkanlık yaptı. Başkanlığı Türkiye'de önemli değişimlerin yaşandığı döneme denk geldi. Bu da ülkenin şansı idi. Üç buçuk yıl daha bu göreve seçilmiş olması ülkemizin ve yargı sistemimizin lehinedir. Ciddi bir tecrübeye, birikime sahip. TBMM'nin yeni bir Anayasa yapmayı planladığı bir dönemde Sayın Kılıç'ın AYM Başkanı olması önemli bir kazanımdır. Demokratik bir Anayasa için Sayın Kılıç önemli bir sigortadır. AYM'nin hak ve özgürlüklerin güvencesi olacağı ile ilgili bir endişem yok. Sayın Kılıç, "AYM hak ve özgürlükleri ihlal edilenlerin son limanıdır, son sığınağıdır" demiş. Geçmişte verdiği kararlarla toplum vicdanını çok zedeleyen AYM'nin, Sayın Kılıç ve arkadaşlarının demokrasiye olan inançları sayesinde tanımladığı seviyeye geleceğine inanıyorum. Yargının sebep olduğu hak ihlalleri bu milletin en büyük sorunlarından biridir. 2012 Eylül'ünden itibaren bireysel başvurulara AYM bakacaktır. Artık insanımız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kapılarında sürünmeyecek. Haşim Kılıç gibi bir değeri tekrar başkan seçen AYM üyelerini kutluyorum. Hayırlı olsun Haşim Bey, memlekete hizmete devam.