Takip etmişsinizdir, gazetelerde yer aldı. Başbakan'ın Hannover gezisinin son gününde kaldığımız otelden ayrılıp havaalanına gitmek için hazırlık yapıyoruz. Otel lobisinde toplandık. Bu sırada Başbakan Erdoğan da resmi programını bitirmiş otele giriş yaptı. Lobide kendisini karşıladık. Başbakanlık Basın Sözcüsü Akif Beki ve AK Parti Grup Başkan vekili ve Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un da devreye girmesi ile biz gazetecilerle bir Hannover hatıra fotoğrafı çektirdi. Yılların siyasetçisi Salih Kapusuz yeniden devreye girerek "Sayın Başbakanım, bu fotoğraf düzeni olmadı. Buradaki gazeteci arkadaşlardan Cumhurbaşkanlığı adaylığınıza kesin gözüyle bakanlar sağınızda dursunlar, henüz Başbakan bu konudaki kararını kesinleştirmemiş diyenler solunuza dursunlar, öyle fotoğraf çektirelim" dedi. Başbakan, Kapusuz'un bu teklifine itiraz etmedi. Hürriyet, Sabah, Radikal ve Star gazetesinin temsilcileri Başbakan'ın sağında, ben, Zaman ve Yenişafak gazetesinin temsilcileri ise solunda yer aldık. Hatıra fotoğrafı tekrar çekildi ve gazetelere bu hali ile yansıdı. Başbakanın sağında duran gazeteciler "Hayırlı olsun" derken solunda duranlar ise 'Hayırlısı olsun" temennisinde bulundular. Ben Başbakan'a "Çelik-çomak işi devam ediyor değil mi?" diye sordum. Başbakan da "Evet devam ediyor, bu ayın 25'ine kadar da devam edecek" diye karşılık verdi. Hannover gezisinin ilk gününde Ankara'dan Hannover'e uçarken Başbakan uçağında bize verdiği mülakatta Cumhurbaşkanlığı'na aday olmaya karar vermiş bir lider görüntüsü verdi. Hannover'de Almanya'da yaşayan vatandaşlarımıza seslenirken henüz bu konuda kararını netleştirmemiş bir lider profili çizdi. Uçakta bize naklettiklerine bakarak "11. Cumhurbaşkanı hayırlı olsun" manşetini atanlar bence biraz erken davrandılar. Başbakan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili bir strateji yürütüyor. Tıpkı rahmetli Özal gibi. Bir gün dinliyorsunuz ve kesin aday olacak diyorsunuz. İkinci gün başka bir ortamda sarfettiği sözlere, verdiği mesajlara bakıyorsunuz, kesin aday olmayacak diyorsunuz. Onun da amacı bu algılamayı sağlamaya dönük. Şu ana kadar bu süreci gayet başarılı yönettiler. Ben bireysel olarak, sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını istiyorum. Ancak adaylık konusunda henüz kararını kesinleştirmediğini ve hatta aday olmayabileceğini düşünüyorum. 14 Nisan Mitinginde Erdoğan'ın şahsına yönelik çıkışlar ile aynı tarzda ana muhalefetin yine şahsı ile ilgili olumsuz üslubu olmasa idi çok rahat kesin bir dille aday olmaz diyebilirdim. Neyse az bir süre kaldı. Büyük bir ihtimalle dün toplanan MKYK, Sayın başbakana partinin cumhurbaşkanı adayını belirleme ve bu konuda parti adına tek başına hareket edebilme yetkisi verecektir. Başbakan bu yetkiyi aldıktan sonra, önce Meclis Başkanı Bülent Arınç'la, bilahare başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile birebir istişare toplantısı yapacaktır. Bu toplantılardan sonra kararını netleştirecek, netleştirdiği bu kararını; hafta sonu İstanbul'da, haftabaşı Ankara'da ihtiyaç duyduğu kişi ve çevrelerle istişare edecektir. 24 Nisan Salı günü yapılacak AK Parti Grup toplantısı muhtemelen 25 Nisan Çarşamba gününe ertelenecek ve o grup toplantısında Sayın Başbakan AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayını ilan edecektir. Yedi gün daha sabredeceğiz. Yazımı bitirmeden DYP Lideri Mehmet Ağar ile ANAP Lideri Erkan Mumcu'yu demokrasiden yana tavır takınmaları, sorunları mahkemede değil, Milletin Meclisinin çatısı altında çözme iradesini öne çıkardıkları için kutluyorum. Biz 550 vekile sorunları Meclisin çatısı altında çözsün diye oy verdik, mahkemeye pas edin diye değil.