HSYK iyi ki çalışamamış

A -
A +

HSYK'nın 4 asıl, 3 yedek üyesi dün bir basın toplantısı yaparak topluca istifa ettiler. HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek'le her konuda ortak hareket eden asıl üye Ali Suat Ertosun ise görevini sürdürme kararı aldı. İstifa eden iki asıl üyenin görev süreleri zaten bu yıl doluyordu. Diğerlerinin görev süresi de 2012'de bitecek. Hatırlarsınız, HSYK üyeleri referandumda milletçe uygun görülen Anayasa değişikliğine karşı çıkmışlardı. Anayasa değişikliğinin gündeme geldiği günden başlayarak referandumdan bir gün önceye kadar mevcut HSYK üyeleri, bu değişikliğin aleyhine tüm imkânlarını kullanarak, her yolu deneyerek muhalefet etmişlerdi. Referandum propagandası sürecinde her gün bir televizyon kanalına çıkıp milletten 'hayır' oyu istemişlerdi. Bu değişikliğin Anayasa Mahkemesi'nde iptali için yoğun bir çaba sarf etmişlerdi. Hatta kendi ceplerinden binlerce kitapçık bastırarak Türkiye'ye dağıtmışlar ve değişikliğe "hayır" oyu istemişlerdi. Mevcut HSYK üyeleri, 'hayır' kampanyasında muhalefet partilerini sollayacak ölçüde bir performans sergilemişlerdi. Neydi işin doğrusu? 6 Mayıs 2010 günü bu anayasa değişikliği TBMM'den geçtikten sonra HSYK üyeleri bu değişiklikle ilgili tek kelime etmemeliydiler. Millet iradesini temsil eden parlamentoya saygıları varsa o saatten itibaren susmalıydılar. Ama bir yargıç gibi değil bir siyasetçi gibi hareket ederek referandumdan bir gün önceye kadar TBMM'den geçen, Cumhurbaşkanınca onaylanan ve Anayasa Mahkemesi'nce de uygun görülen Anayasa değişikliğinin aleyhine propaganda yaptılar. Dün bazı asıl ve yedek üyelerin istifa açıklamalarını televizyonda görünce ilk tepkim "Çok geç kaldınız" şeklinde oldu. Yargıç olduklarını unutarak ve tarafsızlıklarını bir kenara iterek Anayasa değişikliği aleyhine kampanya yapan bu üyelerin ya değişikliğin Meclisten geçtiği 6 Mayıs 2010 günü ya da Anayasa değişikliğine ilişkin itirazların Anayasa Mahkemesi'nde reddedildiği 7 Temmuz 2010 günü derhal istifa etmeleri gerekiyordu. Hadi bunu yapmadılar, milletin bu değişikliğe yüzde 58 oranında "evet" dediği günün ertesinde yani 13 Eylül 2010 günü mutlaka istifa etmeliydiler. O tarihlerde bu girişimleri olsa idi alkışlardım. Ama yeni HSYK üyelerinin seçimine birkaç gün kala istifa etmelerini bir tepki değil bir çıkar projesinin başlangıcı olarak görüyorum. Başkan Vekili Sayın Özbek'in istifa etmek, görev süresinin bitimine 52 gün kala mı aklına geldi? Yoksa Sayın Özbek, önümüzdeki günlerde Yargıtay Başkanlığı'na aday olmak için mi istifa etti? Tarafsızlığını kaybetmeyi göze alıp Meclise, Anayasa Mahkemesine ve Hükümete karşı yürüttüğü siyasi mücadelenin hâsılatını toplamak için mi istifa etti? Eğer istifa edenler Yargıtay ve Danıştay'da yeni bir göreve talip olmazlar ise veya Yargıtay ve Danıştay kontenjanından dört yıllığına tekrar HSYK üyeliğine aday olmazlar ise bu tezimiz çöker. Bekleyip görelim. HSYK üyelerinin geç de olsa istifa etmeleri hayırlı bir iş olmuştur. Çünkü sayın üyelerin oluşturduğu kurul tarihte eşine rastlanmayacak ölçüde siyasallaşmış, tarafsızlığını yitirmiş ayrıca bu kurulun altına imza koyduğu eylem ve işlemler yargıda büyük problemler doğurmuştur. Bu kurul taraflı davranmıştır. Savcılara, mahkemelere baskı yapmıştır. 12 Eylül'e dava açan savcıyı meslekten atan, Şemdinli savcısını anasından doğduğuna pişman eden, Erzurum'da yürüyen davaya müdahale eden ve Ergenekon davasına müdahale etmeye çalışan kurul, bu üyelerden oluşan kuruldur. Sayın Özbek, "17 Ağustos'tan bu yana çalışamadık, çalıştırılmadık" diyor. İyi ki çalışamadınız, iyi ki çalıştırılmadınız. Çalışamadıysanız, 16 Ağustos 2010 tarihinde 1271 hâkim ve savcının kararnamesini kim çıkardı? Çalışmaya da devam edecektiniz, ama taslakta olmadığı halde Ergenekon davasına bakan hâkim ve savcıları değiştirmeyi önerdiniz, bakanlık da taslağı geri çekti. İyi ki de çekti. Çekmeseydi bugün neler olacaktı herkes tahmin edebiliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.