HSYK'ya ilişkin iddialar

A -
A +

Anayasa değişikliğine "hayır" diyen çevrelerin itirazları Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesi (AYM)'nin yapısını düzenleyen iki maddeye ilişkin. Bence bu iki maddenin yeni hali, mevcut durumdan her açıdan çok daha iyi. Dünkü yazımda HSYK'nın hâlihazır durumunu yazmıştım. Bugün de anayasa değişikliği ile getirilmek istenen yapıya değineceğim. Karar sizin... İtiraz edenler diyor ki: "AK Parti yürütmenin yargıya kolayca müdahale etmesi için bu değişikliği yapıyor. Yandaş yargı oluşturulacak. Hükümetin HSYK'daki etkinliği artacak." Yeni yapıyı birlikte inceleyelim. Gerçekten yeni yapı bu iddiaları haklı kılıyor mu? Önerilen yapıda HSYK'nın 22 üyesi olacak. Hukukla ve yargıyla ilgili tüm kurum ve kuruluşlar (Yargıtay, Danıştay, 1. sınıf hâkim ve savcılar, Barolar Birliği, Adalet Akademisi, hukukçu üniversite öğretim üyeleri) HSYK'da temsil edilecek. Yargıtay genel kurulu 3 üye, Danıştay genel kurulu 2 üye seçecek. Yani toplam 350 üyeli iki üst yargı organı 5 üyeyi doğrudan seçip kurula gönderecek. 10 üye, birinci sınıf hâkim ve savcılar arasından (sayıları 4 bin 500 civarında) mevcut hâkim ve savcıların (sayıları 12.500 civarında) oylarıyla seçilecek. Böylece 1. kademe mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcılar 10 üyeyle kurulda temsil edilecek Bu 10 üyenin mesleki yeterlilik, tecrübe ve kıdem olarak Yargıtay ve Danıştay üyelerinden geride kalır bir yanları yok. Böylece 15 üye hâkim ve savcı sınıfından seçilmiş olacak. Bu sayı kurulun yüzde 70'ini oluşturuyor. Adalet Akademisi kendi genel kurul üyeleri arasından 1 üye seçerek kurula gönderecek. Sayın Cumhurbaşkanı 4 üyeyi hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından seçecek. Bu 20 üyeye ilaveten eskiden olduğu gibi Adalet Bakanı ve müsteşar da kurulda yer alacak. Dikkat edin 22 kişilik kurulda, hükümetle ilgili sadece bakan ve müsteşar var. Diğer 20 üyenin adaylık, seçim gibi hiçbir aşamasında hükümetin en ufak bir etkisi yok. Hal böyle iken hükümet, HSYK'ya nasıl müdahale edecek? Hangi üyeler aracılığıyla kurula etki edecek? Bakan ve müsteşar zaten mevcut yapıda da var. Hatta mevcut yapıda bu iki kişinin yetkileri daha fazla. Örneğin müsteşar katılmadan kurul karar alamıyor. Yeni yapıda bu iki üyenin yetkileri azaltılıyor. Mesela müsteşar katılsa da katılmasa da kurul toplanıp karar alabiliyor. Mevcut durumdan farklı olarak adalet bakanı 3 daire hâlinde çalışacak olan HSYK'nın atama, yetki, terfi, disiplin gibi kararların alındığı daire toplantılarına katılamayacak ve oy kullanamayacak. Sadece genel kurulda oy hakkı var. Müfettişler HSYK'ya bağlı olacak. Teftiş kuruluna bağlı müfettişler ise adli yapının idari işlerle ilgili icraatlarını denetleyebilecek. Hâkim ve savcıların yargısal iş ve işlemlerini denetleyecek müfettişler HSYK tarafından atanacak. HSYK'nın meslekten çıkarmalarla ilgili kararları yargı denetimine açık olacak. Müstakil binası, bütçesi ve sekretaryası olacak. Ne TBMM, ne de hükümet HSYK'ya üye seçmiyor. Bu düzenlemede kuvvetler ayrılığı prensibine aykırı olan ne var? Hükümet veya TBMM üye bile seçemediği bir yapıya nasıl müdahale edecek? İşi laf kalabalığına getirmeyin. İtiraz edenler bu düzenlemenin yargının bağımsızlığı-tarafsızlığı ve temsilde adalet açısından mevcut durumdan bin kat daha iyi olduğunu biliyorlar. Peki sorun nerede? Sorun düzenlemeyi AK Parti'nin ve Erdoğan'ın yapmış olması. Biz değişimi yapana değil, yapılanlara bakalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.