Geçtiğimiz hafta yaşlı annemi ve babamı ziyaret etmek maksadıyla Tokat'a gittim. Anadolu köylüsünün, esnafının mevcut hükümete bakışını merak edip her kesimden insanla görüştüm. Aldığım ortak izlenim şöyle: "Biz bu hükümetten çok umutluyuz. Bu hükümet bizim son şansımız. Başarılı olmaları için dua ediyoruz. Bizim için şu ana kadar yaptıkları en önemli iş; mazota zam yapmadılar. Eskiden mazota haftada bir zam gelirdi. Ayrıca Tarım Bakanlığı'nın bizlere zamanında verdiği 'Doğrudan gelir desteği' ilaç gibi geldi. Ama bunlar yeterli değil. Daha önemli adımlar bekliyoruz. Hükümetin hırsızların üzerine gitmesi bizi sevindiriyor." Onların gündeminde iş ve aş var Ancak, hükümetin çiftçiye Ziraat Bankası aracılığıyla tanıdığı kolaylıklardan biraz habersizler. Çiftçi ve esnaf hükümetten umutlu. Bir iki yıl önce bomboş olan Anadolu yollarında TIR ve kamyon trafiği artmaya başlamış. Özellikle Tokat'ta Köy Hizmetleri büyük bir hizmet seferberliği başlatmış. Hantal ve verimsiz yapısı nedeniyle kapatılması düşünülen 'Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü' Türkiye genelinde sanki doping almış gibi büyük bir hizmet atağı başlatmış. Bunda hem AK Parti Hükümetinin hem de yeni genel müdürün katkısı büyük, kendilerini kutluyorum. Anadolu insanının gündeminde ne 28 Şubat, ne YÖK, ne MGK, ne Irak, ne de irtica var... Onların gündeminde iş ve aş var. Özlemleri, kavgasız ve zengin bir Türkiye. Onuncu ayını dolduran AK Parti hükümetine ve sayın Başbakanına Anadolu insanının büyük bir bölümü güven duyuyor ve destek veriyor. Hükümetin icraatları, uzun süre bu insanların işine, aşına ve cebine yansımaz ise bu güven ve destek giderek azalır. Eğer Ak Parti iktidarı bu güven ve desteğin uzun sürmesini istiyorsa gündemini -yenilemesi- değiştirmesi lazım. Ankara'nın son iki aylık gündemine bakıyorum; Irak'a asker gönderilmesi konusu, YÖK yasa tasarısı, DEHAP kararı... başka bir şey yok. Ayrıca birtakım çevrelerin özellikle şişirip şişirip tekrar gündeme getirdiği 28 Şubat kararları, MGK yönetmeliği ve irtica tehlikesi. Oysa ülkemizin ve Anadolu'nun gündeminde daha önemli ve daha acil konular var. Önem ve aciliyet sırası yapmak gerekirse; ekonominin daha da iyileştirilmesi, gelir kaynaklarının artırılması ve gelir dağılımının düzeltilmesi, işsizliğin azaltılması, reel piyasaların desteklenmesi ve canlandırılması, fakir fukaraya yapılan sosyal yardımların çoğaltılması, finans sektörüne eski güvenin kazandırılması, AB ile ilgili ev ödevlerinin hiçbir taviz verilmeden tamamlanması, çıkarılan AB uyum yasalarının samimiyetle uygulanması ve uygulamanın titiz bir şekilde denetimi, yoksullukla yolsuzluğun azaltılması için hızlı tedbirler alınması ve devlet idaresinin hantal ve savurgan yapısının değiştirilerek verimli ve mahallinden idare sisteminin hakim kılınması... Yani özetlersek hükümetin gündemi ekonomi, istihdam, AB süreci, yoksullukla yolsuzluğun azaltılması ve idari yapıda reform olmalı... Daha yapılacak çok iş var Ekonomi alanında güzel şeyler yapıldı, makro göstergeler iyi. Ama daha yapılacak çok iş var. Özelleştirme, kamunun elindeki arazi, mal, araç, kamp vs.'nin satılması, orman vasfını yitirmiş arazilerin satışı ve benzeri konularda sonuç alınamadı. AB süreci konusunda hükümet, tarihî birçok adımlar attı ve samimi bir şekilde büyük gayretler sarf edildi. Bu gayretlerin boşa gitmemesi için çıkarılan uyum yasaları 'adam gibi' uygulattırılmalıdır. Bu konuda Türk adalet teşkilatına, polis ve jandarmamıza büyük görevler düşüyor. Artık hiç kimse bu ülke için insan hakları ihlallerinden bahsetmemeli ve işkence iddiaları telaffuz edememelidir. Buna fırsat verilmemelidir. İdari yapımızda reform bu hükümetin en önemli önceliği idi. Birçok çalışmalar yapıldı. Ancak bu reform konusunda geç kalındı. Kamu yönetimi ve mahalli idareler reformu en kısa zamanda tamamlanmalı ve hakikaten adına reform denilecek düzenlemeleri kapsamalıdır. Eski elbise artık dar geliyor. Hükümet vaktini bir kısım çevrelerin özellikle istediği kısır tartışmalardan ziyade Türkiye'nin öncelikli ve acil problemlerine ayırmalıdır.