AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Baş, Büyükşehir Belediyelerinin sınırlarının genişletilmesi ile ilgili bir yasa teklifi verdi. Bu teklif Meclis İçişleri Komisyonundan geçti. Muhtemelen bugün de Genel Kurula gelecek. Bu yasa teklifinin amacı; şehirlerin gelişiminin önündeki engelleri kaldırmak. Büyükşehir belediyelerinin imkanlarını daha geniş alanlara yaymak ve çarpık kentleşmeyi önlemek. Yakın çevre, köy , belde ve ilçelerde yaşayan halkın büyükşehir belediyelerinin imkanlarından yararlanmasını sağlamak. Mevcut yasalar; bu beldeler fiziken Büyükşehir Belediyelerinin içerisinde de olsalar Metropol Belediyenin bu yerleşim birimlerine hizmet vermesini engelliyor. Bu kanun yasalaştığı takdirde belediyeler arasındaki farklı uygulamalar da ortadan kalkacak ve birlik sağlanacak. Belediye hizmetleri yaygınlaştırıldığı gibi Büyükşehir Belediyesine bağlı belediyeler denetim altına alınacak. Belediye sınırları içinde kalan tüm köyler mahalleye dönüştürülecek. Belediyeler arasında süren imar ve sınır ihtilafları kendiliğinden çözülecek. Çarpık kentleşmenin rezalet görüntüleri! Tüm büyük şehirlerimizi incelediğimizde hepsinin çevresinde çarpık kentleşme ve virane manzaralar göreceksiniz. Çünkü büyük şehirlerin çevresindeki bu köy, belde veya ilçelere Metropol Belediyeleri yasal olarak hizmet götüremiyor ve imarına müdahale edemiyor. Üstelik bu yerleşim birimlerinin bütçeleri ve imkanları bu mahalleleri yaşanabilir yerler yapmak için de yeterli değil. Hem personel hem de teşkilat araç ve gereç imkanları son derece sınırlı. Ankara'da Esenboğa Havalimanından çıkıp protokol yolunu takiben şehre giriyorsunuz. Daha şehre girer girmez karşılaştığınız çirkin görüntüler sizi şoke ediyor ve "burası mı Türkiye'nin başkenti?" diye hayıflanıyorsunuz. Bunlar çarpık bir yapılaşmanın rezalet görüntüleri... Yanınızdaki yabancı misafirlerinize bu durumu izah edemiyorsunuz. Akyurt ve Pursaklar Beldelerini bir an önce geçmek istiyorsunuz. Halbuki; Akyurt ve Pursaklar Ankara'nın en önemli protokol girişindeki iki belde belediyesi. Bunlar Ankara ile birleşmiş ama Büyükşehir Belediyesi hukuken buralara hizmet götüremiyor. Çirkin yapılaşmaya müdahale edemiyor. Çivi çakamıyor. Bu iki belde bütçesi ile personel maaşlarını bile zor ödüyor. Başka bir örnek daha verelim. İzmir Büyükşehir Belediyesi yıllardır İzmir Körfezini temizlemek için dünya kadar para harcadı ve emek verdi. Ama İzmir'le fiziki olarak birleşen Urla'da İzmir Büyükşehir Belediyesi arıtma tesisleri kuramıyor. Bu yüzden körfezi temizleme çabaları da sekteye uğruyor. Urla yasal olarak İzmir Büyükşehir belediyesinin sınırları dışında. Urla belediyesinin bütçe imkanları da böyle bir arıtma sistemini kurmak için yeterli değil. İzmir Büyükşehir Belediyesi yasal olarak Urla'dan Körfeze dökülen atıklara müdahale edemiyor. Bu konuda yüzlerce örnek vermek mümkün... Gelin bir de bu son derece mantıklı ve iyi niyetli önerinin bazı basın-yayın organlarınca Türkiye kamuoyuna takdim şekline bakalım: "AKP'den Varoş Oyları Atağı", "AKP'nin CHP'yi Ezme Planı" ve" Amaç Varoş Oylarıyla Büyük Kentleri Silip Süpürmek"... Bu manşetleri gördüğünüzde içinizden "Vay uyanıklar!" diyorsunuz. Fakat konuyu detaylı incelediğinizde ancak işin böyle olmadığını fark ediyorsunuz. Basın olarak toplumu doğru bilgilendirmek bizim asli görevimiz. Olayları çarpıtarak işimize geldiği gibi takdim edersek, toplumu kendi istediğimiz istikamette yönlendirirsek , okuyucu zamanla bunun farkına varır. Farkına vardığı zaman da Türk basını güvenirlilik konusunda yapılan araştırmalarda son sıralarda çıkar. Kimsenin böyle bir sonucun çıkmasına katkı vermeye hakkı yok. Sosyal demokratlar neden korkuyor? Bu tasarıdan etkilenecek büyükşehir belediye başkanlarının büyük bir bölümünü ve çevrelerindeki belde ve ilçe belediye başkanlarını aradım. Hepsi bu tasarıya olumlu bakıyor. Belediyeciliği az buçuk bilen bir kafanın bu tasarıya karşı çıkması mümkün değil. Mesela belediyecilikten gelen CHP Milletvekili Sefa Sirmen yasa teklifine karşı çıkmıyor. Bu teklife karşı çıkan CHP'liler, CHP'li İzmir büyükşehir Belediye Başkanının görüşünü sorgular mı acaba? Hükümet kanadı bu teklifin büyükşehir belediye başkanlarından geldiğini söylüyor. Ama belediye başkanlarının ne düşündüğü önemli değil... Nedir önemli olan? Önemli olan merkezin düşüncesi. Geçti artık o devir!. 'Yerel'i adam yerine koymayan merkez 3 Kasım'da sandıktan cevabını aldı. Birçok amaca hizmet etmesi beklenen bu girişimi sadece oy avcılığına yönelik bir girişim olarak değerlendirmek dar kafalılık, peşin hükümlülük ve siyasi bağnazlıktır. Bazı basın ve yayın organlarımız bu hükümetin getirdiği her teklife endişe ve şüphe ile bakmayı adeta kendilerine prensip edinmişler. Ama halk onlar gibi düşünmüyor. Yerel seçimlere 3-4 ay kala normalde yıpranması gereken iktidarın oyu 8-10 puan artmış durumda. Kamuoyu yoklamaları öyle diyor. Dünyanın her yerinde sosyal demokratlar varoşlardan, fakirlerden, ezilmişlerden oy olur. Bizim sosyal demokratlardan da bu kesimlerden korkuyor. Bu nasıl sosyal demokratlık?