Bir an durup şöyle düşünüyorsunuz: Ülkemizde bunca gelişme yaşanırken, Başbakan ve iktidar partisine, dahası Türkiye'ye yönelik operasyon kalkışmaları yapılırken Başbakan Erdoğan'ın hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey olmamış gibi 6 günlük Asya ziyaretine çıkması akıl kârı mıdır?.. Sıradan insanlar böyle düşünür. Oysa liderler farklı düşünebiliyor, farklı hareket edebiliyor. Onları lider yapan özellik tam da burada yatıyor. Bu liderin kendisine, partisine hükümetine ve yol arkadaşlarına duyduğu öz güveninin doğal sonucu bu. Ortaya çıkan problemlere doğru teşhis koyup, krizleri yönetebilme kapasitesine, becerisine sahip olmanın rahatlığı... AK Parti yönetimini 'Tek adam' yönetimi zannedenler yanılıyorlar. AK Parti'deki istişare organları mükemmel işliyor. Ülkeyi Başbakan tek başına değil ekibiyle ve partisiyle birlikte yönetiyor.
İçeride 17 Aralık Operasyonuna ilişkin ateşli tartışmalar devam ederken biz Sayın Başbakan ile birlikte Japonya, Singapur ve Malezya'yı kapsayan Asya seyahatine çıkıyoruz. Cenevre görüşmeleri öncesinde çeşitli operasyonlarla Türkiye'yi içe kapatmak, enerjisini iç sorunlarına harcamasını sağlamak isteyenlerin tuzağına düşmüyor Başbakan. Suriye'de ne işiniz var, Kuzey Irak petrolünden size ne, Basra'da ne işiniz var, İran piyasasında Halkbank'ın ne işi var, neden İsrail ile paralel hareket etmiyorsunuz, diyen aktörler "Biz sizin başınıza öyle dertler açarız ki bırakın Orta Doğu'yu, Libya'yı, Afrika'yı, Asya'yı kendi canınızın derdine düşersiniz" diyorlar.
Bu sözlerini 7 Şubat krizinde, Gezi'de, 17 Aralık'ta ve Hatay'a giden TIR'la yerine getirdiler. Yerli ortaklarıyla hükümete-millete operasyon üstüne operasyon düzenliyorlar. Başbakan'ın cesareti, AK Parti'nin millet nezdindeki güvenirliği, Türk halkının Başbakan'a duyduğu sonsuz güven ve muhabbetin sayesinde bu tuzakların hepsi boşa çıktı. Başbakan önce Allah'a sonra millete ve yol arkadaşlarına güveniyor. Aldığı dualar sayesinde kurulan her tuzaktan daha da güçlenerek çıkıyor. Bu kez de öyle olacak...
Tüm bunların verdiği öz güvenle Türkiye'yi içe kapatmak isteyenlere inat Asya'nın en önemli üç ülkesine ekonomi ağırlıklı bir seyahat gerçekleştiriyor. İlk durağımız Japonya... Japonya Başbakanı 2013 yılında -biri Marmaray'ın açılışı olmak üzere- iki kez geldi Türkiye'ye. Japonya Başbakanının ziyaretinde iki ülke arasında 'stratejik ortaklık' kurulmasına ilişkin ortak bir bildiri imzalanmıştı. Diğer yandan 'nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılmasına ilişkin iş birliği' anlaşması ile 'Sinop Nükleer Enerji Santrali'nin kurulmasına yönelik Hükümetler arası anlaşma' da imzalanmıştı. Marmaray, Sinop Nükleer Santrali, İzmir Körfezi Köprü Geçişi, Haberleşme Uydusu, Üçüncü Boğaz Köprüsü gibi projeler Japon firmaların Türkiye'ye olan ilgisini artırdı. 4 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin artırılması planlanıyor.
Japonya-Türkiye arasında ekonomik ortaklık anlaşması için bu ziyarette önemli görüşmeler yapılacak 2014 yılı baharında da müzakerelere başlanacak. Japonlar Türkiye'ye makine ve otomobil ihracatını artırmayı, Türkiye de Japonların ülkemize daha fazla yatırım yapmasını hedefliyor.
Gezinin ilk ayağı olan Japonya'da önemli anlaşmaların startı verilecek. Biz de biraz iç gündemin tuzağından kurtulup küresel konuları daha çok konuşma imkânı bulacağız. Bir yandan da çarşambadan itibaren Türkiye'de atılacak adımları merak edeceğiz. Her türlü kumpasa, oyuna rağmen kriz yönetebilme kapasitesinin varlığı iyi bir şey. İnadına daha fazla demokrasi-daha fazla istikrar arayışı-daha fazla normalleşme...