İdeolojik bariyerleri aşmalıyız!

A -
A +

Aralıkta AB'den müzakere tarihi alma hedefine kitlenen hükümet, bu hedefin önündeki en önemli engeli aştı. Artık, hiçbir AB yetkilisinin Türkiye'ye, "Kıbrıs meselesini çözün, öyle gelin" deme şansı kalmadı. Kıbrıs konusunda bundan sonra yapılması gereken şey KKTC'ye uygulanan ekonomik, sosyal ve kültürel izolasyonun kaldırılmasını sağlamak. AB'nin Aralıkta Türkiye'ye müzakere tarihi vermek için öne sürdüğü tek şart, "Kopenhag Kriterlerinin gerçekleştirilmesi ve uygulanması. Türk hükümeti Kopenhag Kriterleri ile ilgili yasal ve idari düzenlemeler konusunda çok hızlı hareket etti. Eksik kalan birtakım düzenlemelerde 10 maddelik bir Anayasa Değişiklik Paketi ile Meclise getirildi. İlk oylamada bu paket Mecliste hatırı sayılır oranda bir destek buldu. Yarın ikinci oylamada da bu değişiklik paketinin yüksek bir oy oranı ile kabul edileceği kesin gibi. Meclis'teki AB ittifakı AB hedefi söz konusu olunca yüce Meclisimiz iktidarı ile muhalefeti ile kenetleniyor. Bu sevindirici bir durum. Bu paketle Türkiye demokrasi alanında önemli kazanımlar elde etmiştir. Özgürlük alanları genişletilmiş, hak ve özgürlükler teminat altına alınmış ve sivil inisiyatifin genişlemesine imkân hazırlanmıştır. Biz AB'ye girsek de girmesek de bu düzenlemelere Türkiye'nin ihtiyacı vardır. Medeni dünyada demokrasi, hak ve özgürlükler öncelikli konulardır. Bireysel hak ve özgürlükler diğer tüm tercihlerin önüne geçmiştir. AB istediği için değil, insanımız, ülkemiz bu değerlere layık olduğu için Kopenhag Kriterleri, Ankara Kriterleri haline getirilmelidir. Bu konuda Meclisimiz üzerine düşeni yapmaktadır. Ancak yapılan bu düzenlemelerin uygulamaya yansıtılmasında hâlâ ciddi problemler vardır. 1 Mayıs gösterilerinde devletin vatandaşına karşı takındığı tavır bunun en yakın örneğidir. Yapılan düzenlemelerin uygulamaya konulmasına bürokrasi hâlâ direnç göstermektedir. Bu direncin en kısa sürede kırılması ve yapılan düzenlemelerin hayata geçirilmesi hükümetin öncelikli gündemi olmalıdır. AB Türkiye'ye müzakere tarihi verir veya vermez, o onların bileceği bir iştir. Ancak Türkiye demokrasisini AB standartlarına çıkarmak konusundaki kararlılığını devam ettirmeli, bu konuda yılgınlık göstermemelidir. Hükümet toplumdan ve değişimden güç alarak bu konudaki kararlılığını sürdürmelidir. Koalisyon gücü askerlerinin Iraklı esirlere yaptıkları işkence fotoğraflarını basında gördüğümde çok irkildim, hayretler içerisinde kaldım. Bu insanlık ayıbını işleyenleri, buna göz yumanları şiddetle ve nefretle kınıyorum. İşkence suçu bir insanlık ayıbıdır. ABD ve İngiltere medeni dünyaya bu rezaletin hesabını vermelidir. Diktatör Saddam'dan ne farkları kaldı bunların? ABD'nin Irak'ta neden batağa saplandığı gayet açıktır. Bu bölgeye demokrasi, barış ve istikrar getireceğini iddia eden ABD, Irak'a müdahale ettiği günden bu yana halkı hesaba katmayan, halkın desteğini almayı önemsemeyen yöntemler izlemiştir. Irak nüfusunun % 15'ini teşkil eden Iraklı Kürtleri memnun etmek uğruna, diğer tüm grupları karşısına almıştır. Adil yöntemler uygulamamış, Irak halkında kin ve nefret uyandırmıştır. Ortaya çıkan bu işkence rezaletinden sonra ABD ve İngiltere'nin küresel teröre karşı mücadele konusundaki inandırıcılıkları tartışılmaya başlanmıştır. ABD, Irak'ta daha fazla kan dökülmesine engel olmak istiyorsa BM ve NATO'yu devreye sokmalı, bu ülkedeki sorunu Uluslararası topluma devretmeli ve ayrıca Avrupa ile işbirliği yapmalıdır. Filistin sorunu adil bir biçimde çözülmeden, Filistin topraklarında dökülen kan durdurulmadan, Orta Doğu'ya hangi projeyi uygularsanız uygulayın, bu coğrafyada yaşayan insanların desteğini alamazsınız. Türkiye'nin gündemi İmam-Hatipler mi? Hangi gazeteye baksanız, hangi haber kanalını açsanız ve hangi internet sitesine göz atsanız aynı haber birinci sırada. Basınımız el birliği ile "İmam Hatip Liseleri" konusuna kilitlenmiş. Ekonomi, Kıbrıs, Başbakan'ın Yunanistan gezisi, 10 maddelik Anayasa Değişiklik Paketi gibi önemli konuların hepsi arka planda . Ne oluyor Allah aşkına? Bu kadar büyütülecek bir mesele midir? Getirilen düzenleme tüm meslek liselerini kapsıyor. İmam Hatip Liseleri'nin Meslek Liseleri içerisindeki oranı % 8. Düz liselerle Meslek Liseleri arasındaki bir adaletsizliği gidermeyi amaçlayan düzenlemeyi sadece İmam-Hatiplere geçilmiş bir kıyak olarak takdim etmek ne kadar doğru? % 92'yi görmezlikten gelip % 8'e takılıp kalmak ideolojik bir bakış değil mi? Bu kadar sayıdaki İmam Hatip Liselerini bu iktidar mı açtı? 28 Şubatta Meslek Liseleri ile ilgili alınmış mevcut karar ne kadar adildi? Sorunu yasaklayarak çözmek doğru mu? İmam Hatip Liseleri yeniden gözden geçirilebilir. Din eğitimi yeniden günün şartlarına göre düzenlenebilir. Ancak, meslek liseleri öğrencilerine adaletsizlik, haksızlık yapılarak bir yere varılamaz. Ne bu okullara karşı çıkanlar "Din düşmanı", ne destek verenler "Cumhuriyet düşmanı". Sapla samanı birbirine karıştırmayalım. Bir bardak suda fırtına koparıyoruz. Türkiye artık ideolojik bariyerleri aşmak zorundadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.