6 gün sonra sandık başına gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız. O gün yaklaştıkça siyasi parti liderleri biz seçmenleri etkilemek için en çok mağdur olduğumuz konularda damardan mesajlar veriyorlar. Ayrıca seçim günü yaklaştıkça 'Filanca bakanın oğlunun şu kadar dairesi, Başbakanın oğlunun şu kadar mal varlığı var' türünde belden aşağı vuran, belgesi olmayan, 'çamur at tutmazsa izi kalır' türünde iddiaları basına, kamuoyuna fısıldıyorlar. Yahu kardeşim 2.5 aydır neredeydiniz? Bu iddialarınız neden seçime 3-5 gün kala aklınıza geldi? Amaç belli. Seçmenin kafasını karıştırmak. Eğer bu iddialar ve önümüzdeki birkaç gün içerisinde dile getirilecek olan yeni iddialar gerçek olsa idi çoktan gündeme getirilirdi. Seçime birkaç gün kala bu iddiaları dile getiriyorlar ki karşı taraf bu iddiaları yalanlayacak, gerçek dışı olduğuna kamuoyunu inandıracak-ikna edecek zamanı bulamasın. Bu siyaset tarzını doğru ve etik bulmuyorum. Seçmen de zamanlaması kurnazca planlanan bu iddialara inanmıyor-itibar etmiyor. Negatif; başkasını karalayan, suçlayan, korku üreten propaganda yapacağınıza, biz seçmenlere bizden niçin oy istediğinizi, iktidara gelmeniz halinde Türkiye'yi nasıl yöneteceğinizi, sağlık, eğitim, tarım ve güvenlikle ilgili neler yapacağınızı anlatın. İktidar partisi diyor ki '4.5 yılda yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır.' AK Parti ile elimizde bir ölçü var. Peki ya muhalefet partilerine niçin oy verelim? Başbakan Erdoğan'ı iyi eleştirdiğiniz için mi? Kürsüden kalabalığın üzerine iyi urgan attığınız için mi? Mitinglerde iyi bağırdığınız için mi? Erzurum ve Elazığ'dan öteye gitmeye cesaret edemediğiniz halde, "Biz iktidara gelirsek terörü sıfıra indireceğiz" dediğiniz için mi? Terörü bitirmenin sihirli formülünü açıklayın Terörü sıfıra nasıl indireceksiniz? Bize neden anlatmıyorsunuz? Bu sihirli formülünüzü açıklasanız da daha fazla evladımız şehit olmasa olmaz mı? Ayrıca her siyasi parti lideri ekranlarda, meydanlarda "Biz iktidara gelirsek terörü bitireceğiz" diyor. En hassas noktamıza hitap ediyorlar ama hiçbiri terörü nasıl bitereceğini anlatmıyor. Sevgili okuyucularım bu boş nutuklara kanmayın. Bu nutukların amacı en hassas duygularınıza hitap ederek oyunuzu almaktır. Terörle mücadele siyaset üstü, partiler üstü bir konu. Hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin, terörle mücadele etmek zorunda. Çünkü bu konu sadece Hükümet meselesi değil Devlet meselesi. Hükümet ve tüm devlet kurumlarının birlikte yürütmesi gereken bir mücadele. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, terörle mücadele konusunda bir diğer Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nden geri kalmaz. Daha önce de yazdım. Terörle mücadelede siyasetçilerin görevi, hükümet olmaları halinde, güvenlik güçlerimizin terörle mücadele için her türlü ihtiyacını karşılamaktır. Asıl görevleri ise; bu mücadelenin diplomatik, siyasi, sosyal, ekonomik ve psikolojik boyutunu yürütmektir. Bizi kandırmayın Allah aşkına siyasi parti liderlerini dinliyorsunuz, var mı terörle mücadelenin siyasetçiye düşen boyutları ile ilgili bir önerileri? Terörün tutunmaya ve halk desteği almaya çalıştığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizin ekonomik-sosyal-alt yapı-işsizlik-eğitim-sağlık ve sosyal problemlerinin çözümüne yönelik bir söylem duydunuz mu? Dikkat edin, ip tartışmasından, bebek katilinin asılmasından, askere Irak'ın kuzeyine girmesi için direktif verilmesinden başka bir çözüm önerisi duydunuz mu? Özellikle CHP ve MHP liderleri sadece güvenlik politikalarını seslendiriyorlar. Siyasetçi olarak güvenlik politikası üretmek sizin değil, polisin-askerin-istihbaratçının işi. Sizin işiniz; terörle mücadelenin ekonomik-sosyal- siyasi ve psikolojik boyutu ile ilgili politikalar üretmek ve seslendirmek. Siz siyasetçisiniz, üniformalı asker değilsiniz. Bölücübaşını asmakla ve askere Irak'ın kuzeyine girme direktifi vermekle terörün sıfırlanacağına bizi inandırmak istiyorsanız nafile. Bölücübaşı paketlenip size teslim edildiğinde neden yok etmediniz? Bizi kandırmayın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir hukuk devleti, biz bir kabile devleti değiliz.