İlerleme raporunda siyasi vizyon sorunu

A -
A +

AB, 1998'den bu yana aday ülkelerin AB üyelik kriterleri yönünden kat ettiği mesafeyi her aday ülke için yıllık yayınladığı ilerleme raporu ile ortaya koyuyor. 2005 yılında AB ile başlayan tam üyelik müzakerelerimize ilişkin 2011 yılı ilerleme raporu dün açıklandı. Son ilerleme raporlarının ülkemizde eskisi kadar ilgiyle karşılanmadığı bir gerçek. Ancak yine de bu raporları önemsemek ve dikkate almak gerekiyor. Raporu detaylı incelediğimizde, AB'nin Türkiye ile ilgili olabildiğince objektif bir fotoğraf çektiğini söylemek mümkün. Bu, rapordaki her şeyin doğru veya tam tersine yanlış olduğu anlamına gelmemeli. Özellikle basın ve ifade özgürlüğü ile Kıbrıs konusundaki tespitlere katılmak mümkün değil. Ama birçok alanda da doğru tespitler var. Bence raporun en önemli eksikliği; raporun ve raporu hazırlayanların siyasi vizyon yokluğudur. Rapor siyasi vizyonu olmayan teknokratların hazırladığı bir rapor. Teknokratlar bir fotoğraf çekmişler ama fotoğrafın değerlendirilmesinde ciddi eksiklik ve yanlışlıklar var. Mesela Kıbrıs konusu ile ilgili Türkiye'nin ev ödevlerini yapmadığı belirtiliyor. Peki AB bu konuda kendi ev ödevini yaptı mı? Kocaman bir 'hayır'. KKTC ile serbest ticaret anlaşması ve KKTC ile ticaret, ekonomik izolasyonların kaldırılması konusundaki AB kararları ile ilgili ne yaptınız? Hiçbir şey. Şu sıralarda AB ciddi sıkıntılar yaşıyor. Şu hali ile AB'nin devam edip edemeyeceği tartışılıyor. AB'nin birliğini muhafaza edip etmeyeceği konusunda ciddi endişeler var. Maalesef AB'de vizyonu olan lider yok. Şu an AB'nin lokomotifi durumundaki Fransa ve Almanya'daki siyasi liderlerinin hali ortada. AB'yi kuran liderlerle bugünkü liderler arasında siyasi vizyon açısından büyük uçurumlar var. Ve maalesef bu çapsız liderler yüzünden AB kuruluş ideallerinden uzaklaşmaya başlamıştır. Mevcut ilerleme raporunu kaleme alan teknokratlar, Türkiye'nin 5 yıl içerisinde ekonomi dahil her alanda yazdığı başarı hikayesini dikkate almamışlar. Bölgesel önemli bir güç haline gelen Türkiye'nin AB'ye neler katabileceği konusunda bir öngörüleri yok. Mevzuat ve demokratik değerler açısından muasır medeniyet seviyesine giden yol olarak gördüğümüz AB, kuruluş değerlerinden uzaklaşırsa tam üyeliğin bizim için cazibesi biter. Rapora bakıldığında son bir yılda Türkiye-AB ilişkilerinin durma noktasına geldiğini görüyorsunuz. Bunun sebebi Türkiye midir, yoksa Türkiye-AB ilişkilerini Kıbrıs konusuna esir etmiş olan AB ve bazı AB üyelerinin tutumu mudur? AB, Sarkozy gibi, Merkel gibi siyasi vizyondan yoksun, popülist, çapsız liderlerden kurtulmadığı sürece ilişkilerin ilerlemesi zor görünüyor. Hele hele Temmuz 2012'de Kıbrıs Rum Kesimi AB Dönem Başkanı olursa bu ilişki ya dondurulur ya da tamamen kesilebilir. 2012 ve 2013'de Fransa ve Almanya'da seçim var. Kamuoyu yoklamaları Avrupa'nın bu çapsız ve öngörüsüz liderlerden kurtulacağını gösteriyor. Rapor ne ilişkiyi kesmeye sebep oluyor ,ne de sorunlara çözüm getiriyor. AB standartlarında bir demokrasiye ulaşmamız için önemli referanslar içeriyor. Bu yılki raporda başta tutukluluk süreleri olmak üzere yargının işleyişi, bireysel özgürlükler, kadın hakları, ifade ve basın özgürlüğü gibi konulardaki eksikliklere dikkat çekiliyor. Ancak serbest ticaret anlaşmaları ve vize konularına çözüm getirilmiyor. Bunlar AB'nin yükümlülükleri. Rapor Kıbrıs konusunda Türk kesiminin mağduriyetini görmezden gelmeye devam ediyor. Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilimin rapora yansıması ilginç. AB, Türkiye'den yeni demokratik bir anayasa bekliyor. Zaten Türkiye'nin gündemi bu. Raporda yer alsa da almasa da Türkiye bunun gereğini kendi vatandaşı için yapacak. Basın özgürlüğü ile ilgili tespitlerde hatalar var. Basın mensuplarının suç işleme özgürlüğü yok. Tüm ayak oyunlarına ve isteksizliklerine rağmen Türkiye AB hedefinden ayrılmamalı. Ülkemizi mevzuat ve demokrasi açısından AB standartlarına taşıma çabamız devam etmeli. Bu seviyeyi yakaladığımızda AB'ye üye olmasak da olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.