İnsanlık mı provokasyon mu?

A -
A +

Bugünkü köşemi Ramazan bayramı öncesinde yazılı ve görsel basında geniş yer alan bir haberle ilgili değerlendirmeye ayırmak istiyorum. Hepiniz hatırlayacaksınız, Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Alacaköy'de toplu mezar bulunduğu iddia edilmişti. Bu toplu mezarda bulunan bir kafa tası ile kemikler ise iddia sahiplerine göre bu köyde yaşayan insanlara aitti. Bu insanlar bundan 11 yıl önce terör olaylarından dolayı gözaltına alınmış daha sonra kaybolmuşlardı. Yakınlarının akıbetini öğrenemeyen aileleri o zamanlar AİHM'ye başvurmuşlar ve Türkiye 1 trilyon lira para cezasına mahkum edilmişti. Geçmişte yaşanan bu olay yeniden toplu katliam" iddiasıyla tekrar yargıya intikal ettirildi. İlgili Savcılık eldeki kemikleri Adli Tıbba gönderdi. Yargı buradan gelen sonuca göre hareket edecek. Bizim dikkatle üzerinde durmamız gereken nokta ise bu olay kafaları karıştıracak bir şekilde gündeme getirildi. Bu olayla ilgili ilgilenen tek kuruluş ise bölücü terör örgütüne destek verdiği ve onun yan kuruluşu gibi hareket ettiği iddia edilen İhsan Hakları Derneği'nin Diyarbakır şubesi. Yargıya intikal eden konu ile ilgili çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Ama şunu da unutmamak gerek; bölgede huzurun ve barışın tam hakim olduğu ve buna karşılık PKK'nın yeniden eylemlere giriştiği bir dönemde bu konunun gündeme getirilmesi provokasyon olabilir. Provokasyon olmasa bile bu yola sokulabilir. AB müzakeresi için gün saydığımız ve azınlık tartışmalarının alevlendiği, üniter devlet yapımızla ilgili spekülasyonların yapıldığı böyle bir dönemde böyle bir olayın gündeme getirilmesi çok manidardır. Bölücü terör örgütü ile mücadele ederken binlerce şehit veren güvenlik güçlerimizin moralini bozmaya yönelik bu girişimlere karşı çok dikkatli olmak zorundayız.. Ben daha fazla değerlendirmeye girmeyeceğim. Ama olayın geçtiği ilçede bulunan duyarlı bir vatandaşımızdan aldığım bir mektubu bu sütunda özetleyerek vermek istiyorum. Bazı medya organlarının tutumunu eleştiren okuyucumuzun değerlendirmesi şöyle: "Bölgedeki insanların yararına kurulduğu ve görev yaptığı iddiasında olan vakıf, dernek ve sendikalar, maalesef terör örgütünün borazancılığını yapıyorlar. Son birkaç gündür bulunduğum yerde gündemi meşgul eden ve herkesin ağzında sakız olan toplu mezar olayı ile ilgili bilgileri ve yapılan yanlışları yerinden tespit edebildiğim kadarı ile sizlere aktarmakla, vicdanen rahatlarken doğruların daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamaktır. Bizim oralarda bir söz vardır. Derler ki; "Taşları bağlamışlar, köpekleri serbest bırakmışlar." Bu tanım tam da bizim buradaki olaylara uyuyor. Çünkü olan olayları görünce insan küçük değil büyük dilini yutacak gibi oluyor. Siz Diyarbakır'dan kalkıp Kulp'un bilmem ne köyüne geleceksiniz. Orada bulduğunu iddia ettiğiniz kemikleri bir torbaya doldurup Kulp Savcısının önüne atacaksınız. Bu davranışınızla hukukçu kimliğinizle hukuku çiğneyerek kendinizi hem emniyet teşkilatının, hem savcının, hem de adli Tıp kurumunun yerine koyarak daha savcı bey hazırlık soruşturmasına bile başlayamadan siz sonuca ulaşmış ve kararını vermiş hakim edası ile basının önünde kırıta kırıta poz vererek basın açıklaması yapacak ve utanmadan bulduğumuz kemikler 1993 yılında falanca köyden güvenlik güçlerince göz altına alındıktan sonra kaybolan 11 kişinin kemikleridir diyeceksiniz. Peki size sormazlar mı? 1. Siz neden olay mahalline giderken güvenlik güçlerini de yanınıza alarak gitmediniz? Yoksa o kemikler topluca aldığınızı iddia ettiğiniz yerde değil mi idi? 2. Hadi diyelim oraya gittiniz kemikleri de buldunuz, neden savcılığa haber vermek yerine sade bir vatandaşın bile bildiği bir kuralı ihlal ederek kemikleri toplayıp bir torba içinde ilçeye getirdiniz? 3. Bu işlemi yaparken delillerin ortadan kalkacağını bilmiyor muydunuz, yoksa özellikle deliller ortadan kalksın diye mi yaptınız? 4. Peki savcılığa müracaatınızı yaptıktan hemen sonra hiçbir şey belli olmadığı halde kemiklerin 1993 yılında öldürülen insanlara ait olduğunu nasıl anladınız? Soyunda köpek olan insanlar bile koklayarak bunu anlayamaz. Eğer bunu hemen tespit edecek özel bir cihazın buluşunu yaptı iseniz bilelim de biz de kullanalım. Siz de zengin olun. 5. Hani derler ya "ya sen sayı saymasını bilmiyorsun, ya da hiç dayak yememişsin" işte onun gibi gelen bu kemiklerin içinde bir tek kafa tası varken bu kemiklerin 14 kişiye ait olduğunu nasıl anladınız? 6. Gelen kemikler üzerinde ilçe tabibinin yaptığı ilk incelemelerde hiçbir darp izine ve delici kesici aletler ile yaralanma izine rastlanmadığına dair verdiği rapora ne diyeceksiniz? Yoksa bir zamanlar örgüt içi infazların, sırf kurşun harcanmasın diye, boğularak yapıldığını bilmiyor musunuz? 7. Peki ya tüm bunların üzerine cezaevinden, "bu bulunan kemikler bizim kendi iç hesaplaşmalarımız sonrasında öldürülen veya çatışmalarda yaralandıktan sonra ölen örgüt mensuplarına aittir. Bunun gibi yüzlerce var. Beni götürün o köyde bir sürü yer gösteririm." diyen örgüt mensubunun sözlerine ne dersiniz? Bu hafta köşeme konuk olan bu duyarlı vatandaşımızın sorduğu sorular ışığında konunun nasıl hassas bir dengeler üzerinde olduğu taktirini de siz okuyucularıma bırakıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.