Bazı gazete ve televizyonların özel gayreti ile "İnternetime dokunma" kampanyası tuttu. Bu kampanyanın öncülüğünü Radikal Gazetesi üstlendi âdeta. İnternet siteleri de bu iş için seferber oldular. Güya sansüre karşı gençleri sokaklara döktüler. Konuyu merak edip araştırdım. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, bundan yaklaşık 3 ay önce 22 Şubat'ta, internetin güvenli kullanımına ilişkin usul ve esasları belirleyen bir taslağı onaylayıp yürürlüğe sokmuş. Ancak bugün konuyu bilerek ve isteyerek saptıranların nedense o günden bu yana sesleri çıkmamış. Seçime tam 1 ay kala tıpkı YGS, YSK işinde olduğu gibi birileri arkadaşların kulağına üflemiş. AK Parti Hükümetini sansür uygulayan, internete kısıtlama getiren, özgürlükleri kısıtlayan bir iktidar olarak algılattırma çabasından öteye bir şey değil, bu. Bu düzenleme internet hizmeti sunan işletmecileri ve bireysel aboneleri ilgilendiriyor. İnternet mükemmel bir imkân. Onun aracılığı ile her türlü bilgiye, güzelliğe ulaşabiliyorsunuz. Ama aynı zamanda her türlü pislik de internet üzerinden yayılıyor. Bazı aileler çocuklarını bu pisliklerden korumak için 16-20 dolar arası bedel ödeyerek filtre satın alıp takıyorlar. Bu işleri düzenlemekten sorumlu kurum diyor ki: Herhangi bir abonenin kendisinin istemesi halinde kurum olarak bu filtreyi bedelsiz biz koyalım. Yetişkinlere de şifresini verelim. İsterlerse yetişkinler filtresiz eski standart iletişimini sağlasın... Burada yanlış olan nedir? Sansür neresinde bunun? Kullanıcının kendi talebi olmadan yapılamayacak bir işlemin adına yasak veya sansür denilebilir mi? Böyle bir filtreyi istemeyen, ihtiyaç duymayan aile veya kullanıcı zaten eski sistemde standart profili kullanacak. Değişen ne; değişen kullanıcının kendi rızası-talebi ile ücretsiz filtre koydurtması. Zaten kullanıcı şifre ile de bu filtreyi devre dışı bırakabiliyor. İlave bir maliyete katlanmadan çoluğunu çocuğunu pisliklerden koruyor. Yetişkin olarak kendisi o pislikleri görmek istiyorsa şifresini kullanıp standart profile erişebiliyor. Peki hal böyle iken nedir bu koparılan fırtına? BTK'nın aldığı karardan internet kafeleri, büyük servis sağlayıcıları ve filtre satıcılarının rahatsız olması doğal. Nasırlarına basıldı. Ama "Candaş Basın"ın derdini anlamadım. Yoksa 12 Haziran seçimlerinde iki kuruşluk oy hesabı için mi bu çabalar?